AĞBABA: “TARIM İŞÇİLERİNİN ÖLÜM MEVSİMİ BAŞLADI”
AĞBABA: “TARIM İŞÇİLERİNİN ÖLÜM MEVSİMİ BAŞLADI”
AĞBABA; “TARIM İŞÇİLERİNİN ‘ÖLÜM MEVSİMİ’ BAŞLADI”
“MEVSİMLİK TARIM İŞÇİSİ DEĞİL MEVSİMSİZ SÖMÜRÜ”
“TARIM ŞEHRİNİN EVLATLARINI TARIM İŞÇİSİ YAPAN VE YOLLARDA ÖLDÜREN DÜZEN”
CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, “Her yıl binlerce kişinin Türkiye’nin en bereketli
topraklarından yola çıkıp Türkiye’nin dört bir yanına dağılarak tarım işçiliği yapmak zorunda
bırakılmalarının sebebi çarpık düzendir. Tarım şehrinin evlatlarını tarım işçisi yapan bu düzen
köle düzenidir” dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Emek Büroları Koordinatörü Veli Ağbaba, önceki gün
Konya’nın Yunak ilçesinde Şanlıurfalı tarım işçilerini taşıyan minibüs ile tırın çarpışması
sonucu, 7 kişinin hayatını kaybettiği, 11 kişinin yaralandığı trafik kazası sonrası TBMM
Başkanlığına ‘Mevsimlik Tarım İşçileri’ ile ilgili meclis araştırma önergesi verdi.
48 FARKLI ŞEHRE KARIN TOKLUĞUNA YOLCULUK
CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, emek dünyasının yaz aylarında en sık tartıştığı
konuların başında gelen Mevsimlik Tarım İşçiliği ile ilgili hazırladığı araştırma önergesinde
mevsimlik tarım işçilerinin barınma, ulaşım, eğitim ve sağlık konularında sorunlarının tespit
edilmesi ve gerekli yasal düzenlemelerin yapılması istedi. Ağbaba, Konya’da 7 tarım işçisinin
ölümünü de ‘can yakıcı’ olarak değerlendirdi. Türkiye tarımının en önemli ve öncelikli
çözülmesi gereken sorunlarından birinin mevsimlik tarım işçileri olduğunu ifade eden
Ağbaba, “Çalışma Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’de mevsimlik iş için göç edenler, aileleri
ile birlikte yaklaşık 500 bin civarındadır. Her iki mevsimlik işçiden biri doğduğu andan itibaren
mevsimlik tarım işi için seyahat etiği belirtilirken, 48 farklı şehre mevsimlik tarım işgücü
çalışmak için gitmektedir” İfadelerine yer verdi.
TRAFİK KAZALARI İLE GÜNDEME GELEN HAYATLAR
İşsizliğin en büyük problem olduğu bölgelerde, mevsimlik tarım işçiliğinin, binlerce kişi için
neredeyse tek geçim kaynağı olduğunu kaydeden Veli Ağbaba, “Mevsimlik tarım işçiliği
konusu, her yıl hasat mevsimlerinde başlanılan yolculuklar sırasında meydana gelen trafik
kazaları ile gündeme gelmektedir. 21. Yüzyılda emekleri ile geçimlerini sağlamaktan başka bir
amacı olmayan, kayısı, fındık, üzüm, pamuk gibi ürünleri toplayarak günlük en fazla 100-120
TL kazanmaya çalışan işçilerin göz göre göre hayatlarını kaybetmeleri üzüntü vericidir.
Barınma, beslenme, ısınma ihtiyaçlarını karşılamak üzere yanlarına aldıkları eşyaların
bulunduğu ve çoğunlukla kapasitesinin çok üstünde ağırlık taşıyan minibüslerde, kamyonet
kasalarında tehlikeli yolculuklar yapan bu işçiler ve aileleri ciddi risk altında bulunmaktadır”
ifadelerine yer verdi.
TARIM ŞEHRİNİN EVLATLARINI TARIM İŞÇİSİ YAPAN DÜZEN
CHP Emek Büroları Koordinatörü Veli Ağbaba; 26 Haziran tarihinde Konya’nın Yunak ilçesinde
Şanlıurfa’dan yola çıkan tarım işçilerini taşıyan minibüs ile tırın çarpışması sonucu, 2 si çocuk
7 kişinin hayatını kaybettiği, 7 si çocuk 11 kişinin yaralandığı kazayı hatırlatarak “Tarım
işçilerinin ölüm mevsimi başladı.Her yıl binlerce kişinin Türkiye’nin en bereketli
topraklarından, Urfa’dan,Harran’dan yola çıkıp Türkiye’nin dört bir yanına dağılarak tarım
işçiliği yapmak zorunda bırakılmalarının sebepleri mutlaka ortaya konulmalıdır.Tarım şehrinin
evlatlarını tarım işçisi yapan düzen köle düzeninden başka bir şey değildir” ifadelerini
kullandı.
BU YIL BİR DE KORONAVİRÜS RİSKİ VAR
Ağbaba, “Anne, baba ve çocukların birlikte çalıştığı tarlalara yakın bölgelerde, sağlık,
beslenme, barınma, eğitim imkânlarından yoksun bir şekilde yaşamak zorunda kalan
mevsimlik tarım işçileri bu yıl bir de Koronavirüs riski ile karşı karşıya kalarak çalışmak
zorunda kalacaktır. Yetkililer tarafından virüsten korunma amaçlı çok sayıda madde sıralansa
da bu şartların fiilen uygulanırlığının yok denecek kadar az olduğu tüm toplum tarafından
bilinmektedir” dedi.
Ağbaba, araştırma önergesinin sonunda şu ifadelere yer verdi; “Halen yasal bir düzenlemeye
tabi olmayan işçileri mevsimlik işçiliğe zorlayan koşulların ortadan kaldırılması kısa vadede
mümkün görünmediği için mevsimlik tarım işçileri için kapsamlı bir yasal düzenleme
yapılması ve insanlık onuruna uygun, güvenli çalışma koşullarına sahip olabilmelerinin
sağlanması gerekmektedir.”
“MEVSİMLİK TARIM İŞÇİSİ DEĞİL MEVSİMSİZ SÖMÜRÜ”
“TARIM ŞEHRİNİN EVLATLARINI TARIM İŞÇİSİ YAPAN VE YOLLARDA ÖLDÜREN DÜZEN”
CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, “Her yıl binlerce kişinin Türkiye’nin en bereketli
topraklarından yola çıkıp Türkiye’nin dört bir yanına dağılarak tarım işçiliği yapmak zorunda
bırakılmalarının sebebi çarpık düzendir. Tarım şehrinin evlatlarını tarım işçisi yapan bu düzen
köle düzenidir” dedi.
CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Emek Büroları Koordinatörü Veli Ağbaba, önceki gün
Konya’nın Yunak ilçesinde Şanlıurfalı tarım işçilerini taşıyan minibüs ile tırın çarpışması
sonucu, 7 kişinin hayatını kaybettiği, 11 kişinin yaralandığı trafik kazası sonrası TBMM
Başkanlığına ‘Mevsimlik Tarım İşçileri’ ile ilgili meclis araştırma önergesi verdi.
48 FARKLI ŞEHRE KARIN TOKLUĞUNA YOLCULUK
CHP Genel Başkan Yardımcısı Veli Ağbaba, emek dünyasının yaz aylarında en sık tartıştığı
konuların başında gelen Mevsimlik Tarım İşçiliği ile ilgili hazırladığı araştırma önergesinde
mevsimlik tarım işçilerinin barınma, ulaşım, eğitim ve sağlık konularında sorunlarının tespit
edilmesi ve gerekli yasal düzenlemelerin yapılması istedi. Ağbaba, Konya’da 7 tarım işçisinin
ölümünü de ‘can yakıcı’ olarak değerlendirdi. Türkiye tarımının en önemli ve öncelikli
çözülmesi gereken sorunlarından birinin mevsimlik tarım işçileri olduğunu ifade eden
Ağbaba, “Çalışma Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’de mevsimlik iş için göç edenler, aileleri
ile birlikte yaklaşık 500 bin civarındadır. Her iki mevsimlik işçiden biri doğduğu andan itibaren
mevsimlik tarım işi için seyahat etiği belirtilirken, 48 farklı şehre mevsimlik tarım işgücü
çalışmak için gitmektedir” İfadelerine yer verdi.
TRAFİK KAZALARI İLE GÜNDEME GELEN HAYATLAR
İşsizliğin en büyük problem olduğu bölgelerde, mevsimlik tarım işçiliğinin, binlerce kişi için
neredeyse tek geçim kaynağı olduğunu kaydeden Veli Ağbaba, “Mevsimlik tarım işçiliği
konusu, her yıl hasat mevsimlerinde başlanılan yolculuklar sırasında meydana gelen trafik
kazaları ile gündeme gelmektedir. 21. Yüzyılda emekleri ile geçimlerini sağlamaktan başka bir
amacı olmayan, kayısı, fındık, üzüm, pamuk gibi ürünleri toplayarak günlük en fazla 100-120
TL kazanmaya çalışan işçilerin göz göre göre hayatlarını kaybetmeleri üzüntü vericidir.
Barınma, beslenme, ısınma ihtiyaçlarını karşılamak üzere yanlarına aldıkları eşyaların
bulunduğu ve çoğunlukla kapasitesinin çok üstünde ağırlık taşıyan minibüslerde, kamyonet
kasalarında tehlikeli yolculuklar yapan bu işçiler ve aileleri ciddi risk altında bulunmaktadır”
ifadelerine yer verdi.
TARIM ŞEHRİNİN EVLATLARINI TARIM İŞÇİSİ YAPAN DÜZEN
CHP Emek Büroları Koordinatörü Veli Ağbaba; 26 Haziran tarihinde Konya’nın Yunak ilçesinde
Şanlıurfa’dan yola çıkan tarım işçilerini taşıyan minibüs ile tırın çarpışması sonucu, 2 si çocuk
7 kişinin hayatını kaybettiği, 7 si çocuk 11 kişinin yaralandığı kazayı hatırlatarak “Tarım
işçilerinin ölüm mevsimi başladı.Her yıl binlerce kişinin Türkiye’nin en bereketli
topraklarından, Urfa’dan,Harran’dan yola çıkıp Türkiye’nin dört bir yanına dağılarak tarım
işçiliği yapmak zorunda bırakılmalarının sebepleri mutlaka ortaya konulmalıdır.Tarım şehrinin
evlatlarını tarım işçisi yapan düzen köle düzeninden başka bir şey değildir” ifadelerini
kullandı.
BU YIL BİR DE KORONAVİRÜS RİSKİ VAR
Ağbaba, “Anne, baba ve çocukların birlikte çalıştığı tarlalara yakın bölgelerde, sağlık,
beslenme, barınma, eğitim imkânlarından yoksun bir şekilde yaşamak zorunda kalan
mevsimlik tarım işçileri bu yıl bir de Koronavirüs riski ile karşı karşıya kalarak çalışmak
zorunda kalacaktır. Yetkililer tarafından virüsten korunma amaçlı çok sayıda madde sıralansa
da bu şartların fiilen uygulanırlığının yok denecek kadar az olduğu tüm toplum tarafından
bilinmektedir” dedi.
Ağbaba, araştırma önergesinin sonunda şu ifadelere yer verdi; “Halen yasal bir düzenlemeye
tabi olmayan işçileri mevsimlik işçiliğe zorlayan koşulların ortadan kaldırılması kısa vadede
mümkün görünmediği için mevsimlik tarım işçileri için kapsamlı bir yasal düzenleme
yapılması ve insanlık onuruna uygun, güvenli çalışma koşullarına sahip olabilmelerinin
sağlanması gerekmektedir.”
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ BAŞKANLIĞI’NA
Mevsimlik tarım işçiliği genellikle sigortasız, örgütsüz, sürekli yer değiştirilen, hastalık ve
erken ölümlerin sık görüldüğü, ciddi anlamda eğitim sorununun yaşandığı bir iştir. Dünyada
mevsimlik tarım işçilerinin % 60’ından fazlasının yoksulluk sınırının altında yaşadığı, en az %
80’inin sosyal güvencesinin bulunmadığı ve % 70’nin tarlalarda çocuklarıyla birlikte çalıştıkları
çeşitli çalışmalarda ortaya konulmuştur. Tüm dünyada 1,1 Milyar Tarım İşçisi olduğu bu
işçilerin yaklaşık 450 milyonunun Mevsimlik Tarım İşçisi olarak çalıştığı belirtilmektedir.
Türkiye tarımının en önemli ve öncelikli çözülmesi gereken sorunlarından biri mevsimlik
tarım işçileri olmaktadır. Çalışma Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’de mevsimlik iş için göç
edenler, aileleri ile birlikte yaklaşık 500 bin civarındadır. Her iki mevsimlik işçiden biri
doğduğu andan itibaren mevsimlik tarım için seyahat etiği belirtilirken, 48 farklı şehre
mevsimlik tarım işgücü çalışmak için gitmektedir. Mevsimlik tarım işçilerinin yaklaşık yüzde
60’ının geliri yoksulluk sınırının altında yer alırken, anne ölümü riski on; bebek ölüm riski beş
kat fazla olan işçilerin kız çocuklarının dörtte biri okula hiç gidememektedir. 15-49 yaş arası
mevsimlik tarım kadın tarım işçilerinin yüzde 90’ı ilkokulu bitirmemiştir.
Tarımda makineleşmenin başladığı, daha fazla arazinin tarıma açıldığı dolayısıyla daha fazla
üretim için daha fazla emeğe ihtiyacın olduğu 1950 li yıllardan itibaren Türkiye mevsimlik
tarım işçilerini ve yıllardır bitmek tükenmek bilmeyen sorunlarını konuşmaktadır. Başlangıçta
Çukurova’da pamuk toplanarak başlanan mevsimlik tarım işçiliği artık tüm Türkiye’ye
yayılmış durumdadır. Doğu, Güneydoğu ve Orta Anadolu Bölgelerinde yaşayan insanların
çoğunlukla aileleri ile birlikte, yılda ortalama 3-4 aylığına, kayısı,pamuk, fındık, tütün, çay,
üzüm, havuç ve şekerpancarı tarımının yoğun olarak yapıldığı Karadeniz, Ege,Çukurova,
Marmara ve İç Anadolu Bölgelerine; ekim, dikim, çapa, sulama, ilaçlama ve hasat
dönemlerinde çalışmaya gitmektedir.
İşsizliğin en büyük problem olduğu bölgelerde, mevsimlik tarım işçiliği, binlerce kişi için
neredeyse tek geçim kaynağı olmaktadır. Her yıl Nisan ve Mayıs aylarında başlayan
yolculuklar ile toprak hazırlama, çapalama, sulama, ilaçlama, hasat faaliyetleri için farklı illere
göç eden mevsimlik tarım işçilerinin birçok temel insan hakkından yararlanabilmeleri
mümkün değildir. Mevsimlik tarım işçiliği konusu; her yıl bahar aylarında başlanılan
yolculuklar sırasında meydana gelen trafik kazaları ile medyada yer bulmakta ve ülke
gündemine ancak o dönemde gelmektedir. 21. Yüzyılda emekleri ile geçimlerini sağlamaktan
başka bir amacı olmayan, kayısı,fındık,üzüm,pamuk,asma yaprağı gibi ürünleri toplayarak
günlük en fazla 100 TL kazanmaya çalışan işçilerin göz göre göre hayatlarını kaybetmeleri
üzüntü vericidir. Barınma, beslenme, ısınma ihtiyaçlarını karşılamak üzere yanlarına aldıkları
eşyaların bulunduğu ve çoğunlukla kapasitesinin çok üstünde ağırlık taşıyan minibüslerde,
kamyonet kasalarında tehlikeli yolculuklar yapan bu işçiler ve aileleri ciddi risk altında
bulunmaktadır.
Anne, baba ve çocukların birlikte çalıştığı tarlalara yakın bölgelerde, sağlık, beslenme,
barınma, eğitim imkânlarından yoksun bir şekilde yaşamak zorunda kalan mevsimlik tarım
işçileri bu yıl bu sorunların üzerine bir de Koronavirüs riski ile karşı karşıya kalarak çalışmak
zorunda kalacaktır. Yetkililer tarafından virüsten korunma amaçlı çok sayıda madde sıralansa
da bu şartların fiilen uygulanırlığının yok denecek kadar az olduğu tüm toplum tarafından
bilinmektedir.
Mevsimlik tarım işçileri her yıl çalışmaya gittikleri bölgede dışlama, aşağılama, şiddet
pratiklerine ve nefret söylemlerine maruz kalmaktadır. Güvenlik tedbirlerinin alınmaması
sebebiyle her yıl yaşanan bu tip şiddet olaylarına rağmen devletin bu konuya karşı sessiz
kalması ise kabul edilemez bir noktaya gelmiştir. Ülkenin kanayan yaralarından biri olan
mevsimlik tarım işçiliği konusu devletin doğrudan müdahale etmesi ve yapısal çözümler
getirmesi gereken bir alandır.
Halen yasal bir düzenlemeye tabi olmayan işçileri mevsimlik işçiliğe zorlayan koşulların
ortadan kaldırılması kısa vadede mümkün görünmediği için mevsimlik tarım işçileri için
kapsamlı bir yasal düzenleme yapılması ve insanlık onuruna uygun, güvenli çalışma
koşullarına sahip olabilmelerinin sağlanması gerekmektedir.
Bu amaçla, mevsimlik tarım işçilerinin başta barınma, ulaşım, sağlık konularında olmak üzere
sorunlarının tespit edilmesi, gerekli yasal düzenlemelerin belirlenmesi, güvenlik hususunda
gerekli idari tedbirlerin belirlenmesi için Anayasa’nın 98’inci maddesi ve TBMM içtüzüğünün
104 ve 105’inci maddeleri gereğince bir araştırma komisyonu kurularak konunun tüm
boyutları ile araştırılmasını saygılarımla arz ederim.
Mevsimlik tarım işçiliği genellikle sigortasız, örgütsüz, sürekli yer değiştirilen, hastalık ve
erken ölümlerin sık görüldüğü, ciddi anlamda eğitim sorununun yaşandığı bir iştir. Dünyada
mevsimlik tarım işçilerinin % 60’ından fazlasının yoksulluk sınırının altında yaşadığı, en az %
80’inin sosyal güvencesinin bulunmadığı ve % 70’nin tarlalarda çocuklarıyla birlikte çalıştıkları
çeşitli çalışmalarda ortaya konulmuştur. Tüm dünyada 1,1 Milyar Tarım İşçisi olduğu bu
işçilerin yaklaşık 450 milyonunun Mevsimlik Tarım İşçisi olarak çalıştığı belirtilmektedir.
Türkiye tarımının en önemli ve öncelikli çözülmesi gereken sorunlarından biri mevsimlik
tarım işçileri olmaktadır. Çalışma Bakanlığı verilerine göre, Türkiye’de mevsimlik iş için göç
edenler, aileleri ile birlikte yaklaşık 500 bin civarındadır. Her iki mevsimlik işçiden biri
doğduğu andan itibaren mevsimlik tarım için seyahat etiği belirtilirken, 48 farklı şehre
mevsimlik tarım işgücü çalışmak için gitmektedir. Mevsimlik tarım işçilerinin yaklaşık yüzde
60’ının geliri yoksulluk sınırının altında yer alırken, anne ölümü riski on; bebek ölüm riski beş
kat fazla olan işçilerin kız çocuklarının dörtte biri okula hiç gidememektedir. 15-49 yaş arası
mevsimlik tarım kadın tarım işçilerinin yüzde 90’ı ilkokulu bitirmemiştir.
Tarımda makineleşmenin başladığı, daha fazla arazinin tarıma açıldığı dolayısıyla daha fazla
üretim için daha fazla emeğe ihtiyacın olduğu 1950 li yıllardan itibaren Türkiye mevsimlik
tarım işçilerini ve yıllardır bitmek tükenmek bilmeyen sorunlarını konuşmaktadır. Başlangıçta
Çukurova’da pamuk toplanarak başlanan mevsimlik tarım işçiliği artık tüm Türkiye’ye
yayılmış durumdadır. Doğu, Güneydoğu ve Orta Anadolu Bölgelerinde yaşayan insanların
çoğunlukla aileleri ile birlikte, yılda ortalama 3-4 aylığına, kayısı,pamuk, fındık, tütün, çay,
üzüm, havuç ve şekerpancarı tarımının yoğun olarak yapıldığı Karadeniz, Ege,Çukurova,
Marmara ve İç Anadolu Bölgelerine; ekim, dikim, çapa, sulama, ilaçlama ve hasat
dönemlerinde çalışmaya gitmektedir.
İşsizliğin en büyük problem olduğu bölgelerde, mevsimlik tarım işçiliği, binlerce kişi için
neredeyse tek geçim kaynağı olmaktadır. Her yıl Nisan ve Mayıs aylarında başlayan
yolculuklar ile toprak hazırlama, çapalama, sulama, ilaçlama, hasat faaliyetleri için farklı illere
göç eden mevsimlik tarım işçilerinin birçok temel insan hakkından yararlanabilmeleri
mümkün değildir. Mevsimlik tarım işçiliği konusu; her yıl bahar aylarında başlanılan
yolculuklar sırasında meydana gelen trafik kazaları ile medyada yer bulmakta ve ülke
gündemine ancak o dönemde gelmektedir. 21. Yüzyılda emekleri ile geçimlerini sağlamaktan
başka bir amacı olmayan, kayısı,fındık,üzüm,pamuk,asma yaprağı gibi ürünleri toplayarak
günlük en fazla 100 TL kazanmaya çalışan işçilerin göz göre göre hayatlarını kaybetmeleri
üzüntü vericidir. Barınma, beslenme, ısınma ihtiyaçlarını karşılamak üzere yanlarına aldıkları
eşyaların bulunduğu ve çoğunlukla kapasitesinin çok üstünde ağırlık taşıyan minibüslerde,
kamyonet kasalarında tehlikeli yolculuklar yapan bu işçiler ve aileleri ciddi risk altında
bulunmaktadır.
Anne, baba ve çocukların birlikte çalıştığı tarlalara yakın bölgelerde, sağlık, beslenme,
barınma, eğitim imkânlarından yoksun bir şekilde yaşamak zorunda kalan mevsimlik tarım
işçileri bu yıl bu sorunların üzerine bir de Koronavirüs riski ile karşı karşıya kalarak çalışmak
zorunda kalacaktır. Yetkililer tarafından virüsten korunma amaçlı çok sayıda madde sıralansa
da bu şartların fiilen uygulanırlığının yok denecek kadar az olduğu tüm toplum tarafından
bilinmektedir.
Mevsimlik tarım işçileri her yıl çalışmaya gittikleri bölgede dışlama, aşağılama, şiddet
pratiklerine ve nefret söylemlerine maruz kalmaktadır. Güvenlik tedbirlerinin alınmaması
sebebiyle her yıl yaşanan bu tip şiddet olaylarına rağmen devletin bu konuya karşı sessiz
kalması ise kabul edilemez bir noktaya gelmiştir. Ülkenin kanayan yaralarından biri olan
mevsimlik tarım işçiliği konusu devletin doğrudan müdahale etmesi ve yapısal çözümler
getirmesi gereken bir alandır.
Halen yasal bir düzenlemeye tabi olmayan işçileri mevsimlik işçiliğe zorlayan koşulların
ortadan kaldırılması kısa vadede mümkün görünmediği için mevsimlik tarım işçileri için
kapsamlı bir yasal düzenleme yapılması ve insanlık onuruna uygun, güvenli çalışma
koşullarına sahip olabilmelerinin sağlanması gerekmektedir.
Bu amaçla, mevsimlik tarım işçilerinin başta barınma, ulaşım, sağlık konularında olmak üzere
sorunlarının tespit edilmesi, gerekli yasal düzenlemelerin belirlenmesi, güvenlik hususunda
gerekli idari tedbirlerin belirlenmesi için Anayasa’nın 98’inci maddesi ve TBMM içtüzüğünün
104 ve 105’inci maddeleri gereğince bir araştırma komisyonu kurularak konunun tüm
boyutları ile araştırılmasını saygılarımla arz ederim.
Veli AĞBABA
Malatya Milletvekili
ZİYARETÇİ YORUMLARI
BİR YORUM YAZ