Akçadağ artık il olsun
Akçadağ ismi geçince O Kadar Bakan Müsteşar Vali Emniyet Müdürü Kaymakam var ha var.Devletin bütün Kademelerinde Varlar.Hatta Akçadağlılara Sorarsan ATATÜRK bile Akçadağlıdır. Bütün bunları Görerek ve Malatya’da da büyük bir Nüfusa Sahip AKÇADAĞ neden İL Olmasın.Haydi Akçadağlılar görev Sizde. Karaman il olurda Akçadağ neden olmasın?Yeni Büyük ilçelerin İl olma Çalışmaları başladı Akçadağ’ıda il olarak Görelim.
AKÇADAĞ’IN TARİHÇESİ NEDİR ?
Akçadağ’ın Osmanlı dönemindeki adı “Arga”dır. Arga kelimesi Bilge Umar’ın “Türkiye’deki tarihsel Adlar” kitabındaki bilgilere göre “Arga” Luvi kökenli bir kelime olup, “Yukarı, yüksek, sınır, ışıldayan, parıldayan, ışıltı, parıltı, ak, gümüş (parlak) anlamlarına gelmektedir. (Luviler Hititleri oluşturan ana topluluklardan birisidir.) Akçadağ merkezi ve çevredeki köylerde çok sayıda araştırılmamış, (Akçadağ, İkinciler, Ören, … höyükleri. Özellikle Akçadağ ilçe merkezinde bulunan ve 60 yıl öncesine kadar tüm evlerin üzerinde bulunduğu çevresi iki km. uzunluğundaki dairesel höyük, Malatya Arslantepe höyüğünün bir eşi olabilir.) ancak en üst katlarında Roma-Bizans dönemi kalıntılarına rastlanan höyüklerin varlığı, erken Roma-Bizans dönemi birçok mezar odasının yine merkezde ve birçok köylerde bulunması, Ferik (Frig ? ) kalesi gibi kalıntılar yörenin ilkçağlardan beri iskan edildiğini göstermekte; “Arga” kelimesinin ait olduğu dil ile birlikte düşünülünce Akçadağ’ın Hititler döneminde kurulduğu sonucuna ulaşabiliriz.Hititlerin (M.Ö. 1750-M.Ö. 1100) tarihleri arasında yaşadığı göz önünde bulundurulursa Arga’nın ortalama bir tarih olarak M.Ö. 1500’lerde kurulmuş olduğu tahmin edilebilir.
Tarihi kayıtlarda Arga, Arka ( Arca, Arqa, Arha ) adıyla ilkçağ kentlerinden biri olarak geçen bu yerleşim yeri, aynı zamanda Akçadağ ilçesinin bölge olarak da kadim(eski) adıdır. Arga coğrafi konum olarak Malatya’dan batıya ve güneye giden yolların kesiştiği bir noktadadır. Malatya ovasının bir ucunda kurulmuş ve sırtını korunmaya elverişli Güneydoğu Torosların uzantılarından olan Akçadağ ve Karadağ’a yaslamıştır. Merkezi konumdaki Malatya ise Fırat’ın geçit verdiği hakim bir yerde kurulmuştu. Malatya’nın karşısından Fırat’ı geçen eski yol Tohma vadisini izleyerek bir koldan Sivas yönüne giderken, diğer taraftan Şahnahan bölgesinden Beyler Deresini geçen yol Akçadağ’a ulaşmakta ve oradan bir koldan Karahan Gediğini aşıp Kayseri yönüne giderken ana yol olarak Doğanşehir-Sürgü istikametinde Adıyaman yönüne gitmekteydi. Akçadağ, önünde geniş bir ovanın uzandığı, sulak ve tarıma elverişli konumu ile tarih boyunca kendisine yetebilen bir ekonomiye sahip olmuştur. Ayrıca tarım yanında hayvancılıkla da uğraşan halk için geniş meralar ve yaylaklar bulunmaktadır. Bu geniş ovanın bir ucunda Malatya diğer ucunda ise Akçadağ bulunmaktadır.
Bu ovayı paylaşan iki yerleşim yeri; Akçadağ ve Malatya tarihte çoğunlukla aynı kaderi paylaşmış, hemen her zaman Akçadağ, Malatya ile birlikte istila edilmiş, Malatya ile birlikte devletler arasında el değiştirmiştir. Akçadağ’ın eski Anadolu’da kuzey-güney ve doğu-batı Suriye ve Mısır yol güzergahı üzerinde bulunması sebebiyle her dönemde önemini korumuş olması gerekir. Tarihi devirler içerisinde Med ve Pers hakimiyetine giren yöre ticaret yolu üzerinde bulunduğundan önemini hiç yitirmemiştir. Ayrıca Hellen ve Romalılar döneminde Akçadağ ovası bir geçiş noktasıdır. Daha sonraları Osmanlı döneminde bu yol kuzey Anadolu’daki insanlar ile İran-Azerbaycan hac yolu olarak kullanılmıştır. Bu İran-Azerbaycan’lı hacılar Hicaz’a gitmek için değil aynı zamanda Hacı Bektaş’a gitmek için de bu yolu kullanıyorlardı.