23.11.2024 -Türkiye Son Habercilikte Son

Almanya ve İsviçre bunu konuşuyor: Türklerin iltica oyunu

Almanya ve İsviçre bunu konuşuyor: Türklerin iltica oyunu

Almanya ve İsviçre bunu konuşuyor: Türklerin iltica oyunu

Almanya ve İsviçre, Türk akınıyla karşı karşıya. Başvuruların yeni yasayla artması beklenirken iltica alabilmek için üç yöntem dikkat çekiyor…

Almanya’daki Türk sığınmacıların sayısı yeni bir rekora ulaştı. Suriye veya Afganistan’daki gibi bir iç savaş olmamasına rağmen Türkler, bu yıl ikinci en büyük grubu temsil ediyor. Alman basınında yer alan habere göre, ülkenin bu kadar çok insanı kendine çekmesinin çok sayıda nedeni var. Söz konusu haber şöyle:

Bu yıl 55 bin 354 kişi Türkiye’den Almanya’ya sığınma başvurusunda bulundu. Bu, onları federal
hükümetin istatistiklerinde Suriye’den gelen sığınmacıların ardından ikinci sıraya yerleştiriyor ancak
yine de 2020’den bu yana en büyük ikinci grubu oluşturan Afganların önünde yer alıyorlar. Türkiye son dönemde iç savaşa sahne olmayan ilk üç ülke arasında yer alıyor. Bu nedenle söz konusu rakamlar başlangıçta şaşırtıcı görünebilir.

GEREKÇE EKONOMİK

Duisburg-Essen Üniversitesi Türkiye Araştırmaları ve Entegrasyon Araştırmaları Merkezi’nden Caner Aver, gelişmeyi öncelikle Türkiye’deki ekonomik durumla açıklıyor. Kasım ayında yüzde 62 seviyesinde olan enflasyon bir süredir yüksek seyrediyor. Nüfusun satın alma gücünde birkaç yıldır gözle görülür bir kayıp yaşadığını söyleyen Aver’e göre, “Asgari ücret günlük yaşamdaki ihtiyaçları zar zor karşılıyor, insanları yoksullaştırıyor. Türkiye’de göç etme baskısı da buna paralel olarak büyük.”

“ERDOĞAN ALIŞILMIŞIN DIŞINDA BİR PARA POLİTİKASI İZLEDİ”

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın hükümeti yıllardır ekonominin büyümesini engellememek için para birimindeki devalüasyona rağmen faiz oranlarını düşük tutarak alışılmışın dışında bir para politikası izledi. Uzmanlar ise bu gibi durumlarda tam tersini öneriyor. Mayıs ayındaki seçimlerin ardından Merkez Bankası rotasını değiştirdi ancak şu ana kadar herhangi bir rahatlama sağlanamadı. Tam tersine, enflasyon henüz düşmezken son dönemdeki faiz artışları nedeniyle ekonominin zayıflayacağı yönünde endişeler artıyor.

ÜÇ MİLYON TÜRK YAŞIYOR

Almanya’nın Türkiye’den en fazla göç alan ülkelerden biri olmasının sosyal ilişkilerinden kaynaklandığını belirten Aver, “Bu, diğer ülkelere kıyasla sosyal ağlara ve yapılara bağlanma fırsatının daha fazla olduğu anlamına geliyor.” diyor. Federal Cumhuriyet’te, çoğu 1960’lardan itibaren misafir işçi göçü kapsamında kendileri veya ataları göç eden yaklaşık üç milyon Türk kökenli insan yaşıyor.

FETÖ DETAYI

Siyaset bilimci, Türkiye’den Almanya’ya yönelik genel akının son yıllarda yalnızca sığınma göçü yoluyla değil diğer kanallar aracılığıyla da hızla arttığını söylüyor. Örneğin; aile birleşimi, eğitim kursu, girişimci olarak veya çalışmak için gibi göç yollarıyla. Aver, “Sığınma göçü, düşük vasıflı kişilerin yanı sıra Kürt kökenli insanlar, solcular ve FETÖ destekçileri de dahil olmak üzere muhalefet üyelerini de çekiyor.” diyor.

DAHA FAZLASI GELEBİLİR

Alman yetkililer, Türk sığınmacıların çoğunluğunu korunmasız bireyler olarak değil ekonomik göçmenler olarak gördüğünden bu kişilerin sığınmacı olarak tanınma oranı düşük. Aver, gelecek yıldan itibaren, vasıflı işçi göçüne ilişkin yeni yasanın tam olarak yürürlüğe girmesiyle bu kişilerin kalma ihtimalinin artabileceğini düşünüyor. Uzman, “Bu insanlar iş bulursa sığınmacı statüsünden istihdam statüsüne geçme ihtimalleri var. Bu kesinlikle daha fazla insanın gelmesinin sebeplerinden biridir.” diyor. Ancak halihazırda zaten Almanya’dan az sayıda Türk sınır dışı ediliyor.

VİZE YOLSUZLUĞU

Aver, Türk vatandaşlarının Federal Cumhuriyet’e giriş için vizeye ihtiyaç duyduğunu ancak sığınmacıların çoğunun normal rotayı tercih etmediğini, bunun yerine “klasik Balkan rotasını kullanarak geldiğini” söylüyor. Bir kısmı AB’ye Türkiye sınırındaki Bulgaristan üzerinden giriş yapıyor bir kısmı da doğrudan uçakla Sırbistan gibi vize gerektirmeyen Balkan ülkelerine gidiyor. Oradan Bosna-Hersek ve Hırvatistan veya Macaristan üzerinden Avusturya’ya ve oradan da Almanya’ya gidiyorlar. Diğer bir seçenek ise Polonya üzerinden. Varşova hükümeti vize verirken yolsuzluk yapmakla suçlanıyor. Aver, “Aralarında kesinlikle çok sayıda Türk vatandaşı da vardı.” diyor.

GENÇLER ALMANYA’YI İSTİYOR

Türkiye’deki siyasi gelişmeler de göç oranının yüksek olmasına katkıda bulunuyor olabilir. Son yıllarda yapılan çeşitli araştırmaların da gösterdiği gibi özellikle gençler durumdan memnun değil. CDU’ya yakın Konrad Adenauer Vakfı’nın Ankara’da haziran ayında yayımlanan araştırmasına göre ülke genelinde 18-25 yaş arasındaki katılımcıların yüzde 63’ü bir fırsatını bulduğu takdirde Türkiye’yi terk etmek istiyor. Hatta 2021’de bu oran yüzde 72,9’du. Her iki dönemde de en popüler hedef Almanya idi.

DOKTORLAR DA GİDİYOR

Türk doktorlar arasında da yurt dışında daha iyi bir yaşam arayışında olanların sayısı çok. 2023 yılının ilk 11 ayında 2 bin 785 doktor yurt dışında çalışabilmek için gerekli belgeleri temin etmek amacıyla Türk Tabipleri Birliği’ne başvuruda bulunarak tüm zamanların en yüksek rakamına ulaştı. Bunun için bir çeşit iyi hal belgesine ihtiyaçları var. Doktorlar göç etme kararlarına çoğunlukla düşük gelir, zorlu çalışma koşulları ve hastalar tarafından kendilerine yönelik şiddetin artmasını gerekçe gösteriyor.

“GÖÇ UZUN VADEDE TELAFİ EDİLEMEZ”

Aralarında yüksek kalifiye kişilerin de bulunduğu pek çok kişinin Türkiye’ye sırtını dönmesinin henüz yapısal sorunlara yol açmadığını söyleyen Aver, “Ancak uzun vadede Türk işgücü piyasası, örneğin sağlık sektörü veya tarım gibi tüm sektörlerdeki göçü telafi edemez. Bazı hastaneler şimdiden boş kontenjanları doldurmakta zorlandıklarını bildiriyor.” diyor Bunlar, genç ve büyüyen nüfusuyla gelişmekte olan bir ülke olan Türkiye için pek iyi haberler değil.

İSVİÇRE’DE DE GÜNDEM TÜRK BAŞVURULARI

İseviçre’de de gündem ülkeye son yıllarda Türkiye’den gelen başvuruların artışı. İsviçre basınında yer alan habere göre, Türklere sahte tutuklama kararlarıyla iltica hakkı verildiği iddia edildi. Söz konusu haber şöyle:

Türkiye’den İsviçre’ye yapılan iltica başvuruları beş yılı aşkın bir süredir istikrarlı bir şekilde artıyor. Erdoğan devleti şu anda Afganistan’dan sonra en çok başvuru yapan ikinci ülke konumunda. Ancak CH-Media’nın haberine göre bu başvuruların birçoğu sahte yasal belgelere dayanıyor.

SAHTE TUTUKLAMA EMRİ ÇIKARIYORLAR

Gazeteye konuşan iki kişi, Türk sığınmacıların İsviçre makamlarına düzenli zulüm gördüklerini iddia ettiklerini söyledi. Ancak gerçekte onlar sadece normal ekonomik göçmenler. Kaynaklardan biri, Türkiye’den eski bir yargı çalışanı ve iltica işlemleri sırasında birkaç kişinin kendisiyle nasıl temasa geçtiğini anlatıyor. Bu kişiler kendisine, kendilerini Türkiye’deki adli yetkililer ve avukatlarla temasa geçirmesi için birkaç bin avro teklif etmişler. Bu kişiler de daha sonra İsviçre makamlarına sunmaları için sahte tutuklama emirleri çıkarıyorlardı. Teklifi öfkeyle reddetti ancak aynı adamlar birkaç ay sonra olumlu bir karar aldı. Bu kişiler hayali tutuklama kararlarında “zulüm gören” PKK üyeleri olarak gösterildi. Yolsuzluğa bulaşmış Türk avukat ve savcıları temin eden bir İsviçre bürosunun işin başında olduğu söyleniyor.

“YA KÜRT AKTİVİST YA FETULLAHÇI YA DA GAY OL” TAVSİYESİ

Kaynaklara göre suç şebekeleri müvekkillerine Kürt aktivistler, FETÖ üyeleri veya zulüm gören LGBTQ bireyleri gibi davranmalarını tavsiye ediyor. Bunu yaparken de bir sistem hatasından yararlandıkları söyleniyor: Tutuklama emrinin ayrıntıları İsviçre makamları tarafından görülemiyor. Bunu sadece ilgili kişiler ve avukatları yapabilir. “Bu İsviçre sistemindeki zayıf bir nokta.” diyor söz konusu kişi.

SEM TARAFINDAN BİLİNEN DOLANDIRICILIK

Federal Göçmen Bürosu (SEM) bu açıklamayı yalanlıyor. Sözcü Daniel Bach, “Bu tür belgeleri analiz eden uzmanlarımız bahsettiğiniz manipülasyonları açıkça kanıtlayabilirler.” dedi. SEM, “istenmeyen öğrenme etkilerini önlemek” amacıyla, örneğin bunun ne kadar süredir mümkün olduğu gibi daha fazla bilgi vermek istemiyor.

SON YILLARDA BAŞVURU PROFİLLERİ DEĞİŞTİ

Aslında, Türk sığınmacılar için tanınma oranı son zamanlarda önemli ölçüde düştü: 2021’de hala yüzde 86,6 iken, bugün yüzde 50,3. Ancak Bach’a göre bu daha çok başvuru sahiplerinin profilinin önemli ölçüde değişmiş olmasıyla ilgili. Gerçekten de 2016’daki darbeden bu yana kaçmak zorunda kalan insanların çoğu artık ülkeyi terk etmiş durumda.

SEM daha önce yüzlerce kişi tarafından kandırıldığına inanmıyor. Bu nedenle, tamamlanan prosedürlerdeki bilgilerin doğru olup olmadığını görmek için başka bir kapsamlı kontrol yapmak istemiyor. Bu yıl SEM, 8’i Türk olmak üzere 120 kişinin sığınma statüsünü iptal etti. Sahte tutuklama kararlarının belirleyici faktör olup olmadığının söylenmesi tercih edilmemekte.

Kaynak:Odatv.com

Reklam
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.