AZERBAYCAN-ERMENİSTAN ÇATIŞMASI
AZERBAYCAN-ERMENİSTAN ÇATIŞMASI
Türkiye ile Rusya’nın jeopolitik menfaat çatışmasının ana eksenlerinden biri ve
en önemlisi Kafkasya bölgesidir. 1828-1829 Osmanlı-Rus savaşı sonucunda
yapılan anlaşma ile Anadolu’nun kilidi olan Ahıska bölgesi kaybedildiğinden beri,
Türkiye’nin buralarda nüfuz kazanmaması için bölgedeki Türk ve İslam nüfusa
yönelik yapılan soykırımlar, sürgünler ve toplu katliamlar destan konusudur.Bunların
içerisinde en acı olanlarının başında Çerkes Katliamı ve Sürgünü ile Ahıska Sürgünü
gelir.Çarlık Rusya’sının bu uygulamaları, onun mirasçısı olan Sovyetler Birliği ve
günümüz Rusya Federasyonu yöneticilerince aynen uygulanmaya devam
edilmektedir.
Azerbaycan-Ermenistan çatışmalarının temelini tarihi süreçteki olaylar ile,
başta Rusya olmak üzere bölgenin ekonomik kaynaklarında gözü olan devletlerin
politikalarına bakarak anlamak daha doğru olacaktır.
Bölge Çarlık Rusya’sın işgalini müteakip Türk ve İslam ahali aleyhine
demografik işlemlere tabi tutulmuş, bu bölgeye başta Ermeni olmak üzere, Gürcüler
ve Ruslar getirilmiştir.Bu işlem SSCB döneminde de devam ettirilmiş, Türkiye’nin bu
bölge ve Orta Asya Türk halkı ile bağlantısını kesmek için, bölgede güvendikleri
Ermeni ve Gürcüler lehine Azerbaycan aleyhine toprak düzenlemeleri yapılmıştır.
Tarihte Türk olan bölgeler, demografik düzenlemeler ve kritik toprak vermeleri ile
Ermeni ve Gürcü yapılmıştır.
1. Dünya Savaşının sonlarında Dağıstan ve Azerbaycan’da (Karabağ bölgesi
dahil) Türk’lere karşı İngiliz-Ermeni-Rus ortaklığı ile başlatılan katliamlara karşı
Osmanlı Kafkas Ordusu 25 Mayıs 1918’de bölgeye gönderilerek 15 Eylül’de Bakü
,07 Ekim’de Derbent ve Karabağ, 08 Ekim’de Mahaçkale kurtarılmıştır. Böylece
28 Mayıs 1918’de bağımsızlığını ilan eden Azerbaycan Devleti ile Dağıstan halkı
imhadan kurtarılmıştır. Mondros Mütarekesi kapsamında, Kafkas Ordusu bölgeden
çekilmiş ve bu savaş sonucunda Kafkas Ordusundan verilen 1130 şehidi değişik
bölgelere gömülmüştür. Bu şehit mezarları, oradaki Azerbaycan’lı Türkler tarafından
yıllarca korunmuş ve 1990’dan sonra anıt mezarlar şeklinde düzenlemeler
yapılmıştır. İşte Mehmet Emin Resulzade’nin dediği; “Evet, Azerbaycan’ın her
cihetinde şairin tasvir ettiği sarmaşıklı bir mezar bulursunuz ki; Kızlar, gelinler
tarafından ziyaret haline getirilen bu mezar, kardeş imdadına koşan Türk
mezarıdır.”’ın hikayesi budur.
1990’dan sonra ordusu olmayan Azerbaycan’a karşı Karabağ’da konuşlu Rus
Motorlu Alayının da desteği ile önce Dağlık Karabağ’da sonra Karabağ’a bağlı
bölgelere karşı saldırılara geçen Ermeniler, Laçin ve Megri koridorlarının’da olduğu
Azerbaycan ait toprakların % 20’sini işgal etmiş, buradaki Türkleri kadın, çocuk, yaşlı
demeden katletmişlerdir. Katliam yapılan Türkler olunca kimseden ses çıkmamış,
olayları yatıştırma için, içinde Rusya’nın da yer aldığı Minsk Grubu kurulmuş, bu yapı
bu güne kadar haksız işgal ve katliamlar ile ilgili hiç bir işlem yapmamıştır.
Bölgede o tarihten sonra sürekli mevzii çatışmalar olmuş, Azerbaycan Milli Ordusunun kurulup,
güçlenmesi ile durum Azerbaycan lehine dönmeye başlamıştır.
Son dönemde olan Azerbaycan’ın Tovuz bölgesindeki çatışma ise, Ermenilerin
işgal ettiği bölgelerin dışında bir yerde olması nedeniyle, arka planının iyi
incelenmesi gerekir. Niye Tovuz bölgesi? Bu bölge Kura Nehrinin açtığı vadide yer
alan içinden Türkiye’yi Gürcistan üzerinden Azerbaycan’a bağlayan kara ve
demiryolunun geçtiği ayrıca Bakü-Tiflis-Ceyhan (BTC) petrol boru hattı ile gaz
hattının geçtiği bir bölgedir. BTC yapılırken ABD tarafından desteklenen bu proje,
Gürcistan yerine Ermenistan’dan geçirilmek istenmiş ancak Azerbaycan’ın karşı
koyması ile Gürcistan’dan geçirilmiştir.
Ermenistan imkan kabiliyetlerine bakmadan “Haydat” dediği Türkiye
topraklarını da kapsayan Büyük Ermenistan hayali içerisinde bir devlettir. Bahse konu
hedef sınırlar aşağıdaki haritada gösterilmiştir.
Tovuz olayına baktığımızda bu işin arka planında Rusya olduğu açıkça
görülmektedir. Niye Rusya Türkiye ile ters düşmeyi göze alarak bu olayı desteklemiş
olabilir ? diye sorarsak, geçmiş aylarda Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’nun NATO
toplantısında Gürcistan’ın NATO’ya alınması için yaptığı konuşma ve diğer üye
devletler ile yaptığı görüşmeleri görürsünüz. ABD hariç, diğer NATO üyesi ülkeler bu
işe Rusya’yı gücendirmemek için soğuk bakarken, sadece Türkiye ve ABD’nin
istemesi çok ilginç bir durum yaratmıştır.
Rusya SSCB’nin dağılmasından sonra tarih boyunca kendisine olan tüm
saldırıların merkezi olan Orta Avrupa ile olan batı sınırlarının D.Almanya’dan itibaren
2500 km. olan uzaklığın günümüzde Ukrayna’dan Kazakistan’a (Kafkas’ların kuzeyi)
480 km. ye düşmesini ciddi bir tehlike olarak görmektedir.
Rusya’nı jeopolitik çıkar aksı bu nedenle Ukrayna’ya Donetz ve Kırım,
Gürcistan’a Abhazya ve Güney Osetya üzerinden müdahale etmesine neden
olmuştur. Rusya resmi makamları çeşitli platformlarda Ukrayna ve Gürcistan’ın
NATO’ya girmesinin kendilerinin bu ülkelere müdahale sebebi olacağını dile
getirmiştir. Gürcistan’ın NATO’ya girmesi halinde Rusya’nın 1988 yılında kurduğu,
eğittiği, silahlandırdığı 30.000-35.000 kişilik, kendilerini Cavahet Ermeni Cumhuriyeti
askerleri olarak tanımlayan, bir anayasa, bayrağı ve bakanlar kurulu olan, halktan
kendi adlarına vergi toplayan, hedeflerinin bu bölgenin önce bağımsız sonra
Ermenistan’a bağlı olması olduğunu açıklayan “Cavah Ermeni Terör Örgütü” ile,
kendi askeri üssünün de bulunduğu Gürcistan’ın Ermenistan sınırında yer alan
“Cavahet” bölgesinde bir karışıklık çıkararak, bu bölgenin en azından bağımsız
olması yönünde adım atacaktır. Bu örgütün benzeri Dağlık Karabağ’da kurulmuş ve
buradaki hedefi ele geçirmiştir. Gürcistan’ın bu tehlikeden kurtulması, ancak bu
bölgenin asıl sahipleri olan Ahıska Türklerine her türlü yasal haklarının verilmesi,
1944’de el konulan mallarının iadesi ve Ermeni örgütüne karşı her türlü desteğin
sağlanması ile olur.
Sonuç olarak, Azerbaycan’a yapılan bu saldırının arkasında Rusya vardır.
Nedeni ise, Rusya’nın jeopolitik hassasiyetidir. Azerbaycan bu saldırı ile baş
edebilecek askeri ve ekonomik güce sahiptir. Ancak olayların büyümesi Nahçıvan’ın
bu çatışmalara dahil edilmesi ve Gürcistan’da iç karışıklık çıkarılması, Türkiye’yi
ekonomik ve güvenlik yönünden etkiler. Bu nedenle “İki Devlet Bir Millet” kapsamında
kardeşlerimize her türlü yardım yapılmalıdır. Ayrıca Azerbaycan toprağı olan
Nahçıvan’da ilave emniyet tedbirlerine dikkat edilmelidir.
Unutulmamalıdır ki; Türkiye’nin bir Elma’sı varsa yarısı Azerbaycan’ın dır.Bunu Azerbaycan’a ameliyat düşünenlerin aklında tutması gerektiğini hatırlatırız.
Yusuf ÇETİNKAYA
Em. Kurmay Albay