İÇİŞLERİ BAKANI FAESER’DEN “DİNLER ARASI DİYALOG” AÇIKLAMASI
Almanya İçişleri Bakanı Nancy Faeser anlaşmayı “Almanya’daki Müslüman toplumların entegrasyonu ve katılımı için önemli bir kilometre taşı” olarak nitelendirdi. Faeser, “Bizim dilimizi konuşan, ülkemizi tanıyan ve değerlerimizi savunan imamlara ihtiyacımız var. İmamların dinler arası diyaloğa katılmalarını ve toplumumuzdaki inanç meselelerini tartışmalarını istiyoruz.” dedi.
Alman İçişleri Bakanlığı, yeni imam eğitimine ilişkin anlaşmanın, Türkiye Diyanet İşleri Başkanlığı ve Türkçe kısaltmasıyla DİTİB olarak bilinen Almanya’daki Türk-İslam Birliği ile yapılan “uzun müzakereler” sonucunda sağlandığını açıkladı.
ALMANYA’NIN AMACI TÜRKİYE’NİN CAMİLER ÜZERİNDEKİ ETKİSİNİ AZALTMAK
Almanya’da bir süredir Türkiye’nin, Kuzey Ren Vestfalya ve Almanya genelindeki camiler üzerindeki etkisini azaltmaya yönelik girişimlerde bulunuluyor. Bu noktada birçok insanın hala farkında olmadığı bir durum var: Şu anda Alman-Türk İslami kuruluşu DİTİB’in camilerinde cemaate hitap eden imamların çoğu doğrudan Türkiye’den gönderiliyor. Bunlar Diyanet İşleri Başkanlığına bağlı ve Ankara’dan gelen talimatları uygulayan Türk memurlar. Dolayısıyla Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan yönetimindeki Türk Devleti’nin bu ülkedeki camilerle doğrudan bir erişim ve bağlantısı var.
İşte bu durum uzun süredir eleştirilmekteydi. Son zamanlarda bu eleştiriler yeniden arttı. İslamcı örgüt Hamas’ın İsrail’e yönelik terör saldırısının ardından Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş, İsrail’i “İslam dünyasının kalbine saplanmış paslı bir hançer” olarak tanımladı. Erbaş’ın otoritesinin DİTİB camilerinde Alman Müslümanlara ne vaaz edileceğini belirlediği düşünüldüğünde bu tür ifadeler daha da ciddi bir hal alıyor.
GEÇİCİ GÖREVLENDİRMEYİ SONA ERDİRME ANLAŞMASI
Ancak şimdi atılan adımlarla, gelecekte bir şeyler değişebilir. Federal İçişleri Bakanlığı Perşembe günü yaptığı açıklamada, Türk imamların Almanya’ya gönderilmesine kademeli olarak son verileceğini duyurdu, Diyanet ve DİTİB ile de buna uygun bir anlaşma yapıldığı ifade edildi.
Burada amaç, gelecekte Alman cami cemaatlerinde sadece Almanya’da eğitim almış ve Almanca bilen İslam din adamlarının görev yapmasını sağlamak.
Aktarıldığı üzere, bu amaçla Almanya’daki eğitim kapasiteleri artırılacak ve yabancı imamların geçici olarak görevlendirilmesi mezun sayısına paralel olarak aşamalı olarak kaldırılacak.
Federal İçişleri Bakanı Nancy Faeser (SPD) Türkiye’den gönderilen imamların yerine Almanya’da yılda 100 imamın yetiştirileceğini söyledi. Faeser, bu anlamda “Almanya’daki Müslüman toplulukların entegrasyonu ve katılımı için bir dönüm noktasından” söz etti.
DİTİB DAHA ÖNEMLİ HALE GELİYOR
Perşembe günü imamların değiştirilmesinin tam olarak ne zaman başlayacağı ve ne zaman sonuçlanacağı belirsizliğini koruyordu. Her halükarda proje yıllar alacaktır. Kesin olan tek şey, halen görevde olan Diyanet imamlarının mesleki denetiminin önümüzdeki yıl DİTİB’e devredileceği.
Türkiye ile yakın bağları olan Köln merkezli bu kuruluş Almanya’daki cami cemaatlerinin çoğunu yönetiyor. Dolayısıyla personelin sorumluluğunu da DİTİB üstlenecek.
İşte tam da bu noktada, İçişleri Bakanı’nın iddia ettiği gibi, anlaşmanın gerçekten bir “dönüm noktası” olup olmadığı şüphe götürüyor. Neticede DİTİB’in rolü de eleştiriliyor. Dernek, Türk hükümetinin etkisi altında olmakla ve de Müslümanların Batı toplumuna aidiyet duygusunu zayıflatmak ve ayrışmayı teşvik etmekle suçlanıyor. Peki, yeni süreçte herhangi bir şey değişecek mi?
UZMAN: BAĞIMLILIKLAR DEVAM EDİYOR
Avrupalı Müslümanları bir araya getiren Elhamra Uluslararası Anlayış Derneğinin kurucu üyesi Eren Güvercin’in ciddi şüpheleri var ve bu kapsamda, “Bu sadece doğru yönde atılmış gibi görünen ilk geçici adımdır. Diğer yanda ise DİTİB’in Türk Devleti’ne olan özel, yapısal ve mali bağımlılığına dokunulmuyor. Türk dini otoritesi Diyanet’in Başkanı Ali Erbaş, DİTİB Danışma Kurulu Başkanı olarak sahip olduğu güçlü konum aracılığıyla DİTİB yönetim kurulunu ve yönergelerini belirlemektedir.” değerlendirmesini yapıyor.
Güvercin, bu nedenle hiçbir olumlu gelişme görmüyor ve X’e “İmamların artık eskisi gibi başkonsolosluklarda Diyanet’in din ataşelerinin gözetiminde ya da bu anlaşmadan sonra Alman DİTİB’in gözetiminde olması, bu bağımlılıklarda hiçbir şeyi değiştirmez, bunlar hala var ve bunlara dokunulmayacak (…) Muhtemelen Ankara’nın anlaşmayı büyük bir sorun çıkmadan kabul etmesinin nedeni de bu. Bu anlaşma o kadar da önemli değil. Tüm siyasi liderlerimizin bu konuda dürüst olması gerekiyor.” mesajını yazdı.
İMAMLARIN EĞİTİMİNDE DİTİB’E ALTERNATİFLER
Tartışmalı DİTİB’in başka bir alanda da önemli bir rolü var: Gelecekte yerel imamların eğitiminden de sorumlu olacak. Dernek 2020 yılından beri Eifel’deki Dahlem’de (Euskirchen bölgesi) cemaatinde bir akademi yürütüyor.
İlk 25 katılımcı iki yıllık eğitimlerini 2022 yılında tamamladı. Şu anda ikinci kursa katılan 35 İslam ilahiyatçısı var; 11 erkek ve 24 kadın. Rakamlar, Alman imamların eğitiminin henüz emekleme aşamasında olduğunu ve büyük ölçüde genişletilmesi gerektiğini gösteriyor. Bununla birlikte DİTİB’den başka yol ve çözümler de var.
“TÜRKİYE’NİN ETKİSİ DEVAM EDECEK”
Federal İçişleri Bakanlığı perşembe günü yaptığı açıklamada, Almanya İslam Koleji ile de iş birliği arayışına girildiğini duyurdu. Bu okul 2019 yılından beri Osnabrück’te faaliyet gösteriyor. Federal İçişleri Bakanlığı tarafından finanse edilen kolej, Almanya’daki İslam ilahiyatçılarıyla iş birliği içinde, İslam din adamlarının ve imamların Almanca eğitimi için kurulan ilk dernekler arası kurum. Eylül ayında ilk 26 mezun nihai sertifikalarını aldı.
Planlanan finansman vergi mükelleflerine yılda 500.000 avroya mal olacak. IKD Başkanı Samy Charchira, perşembe günü yaptığı açıklamada, “Özgür ve demokratik temel düzenimizin sağlam zemini üzerinde duran imamlar yetiştirmek istiyoruz. Bunlar buradaki hayatın gerçekleriyle ve Almanya’daki Müslümanların günlük yaşamlarıyla uyum içinde olan imamlardır.” diyor.
Tagesschau ise Türkiye’nin etkisinin yine de devam edeceği görüşünde.
Kaynak:Odatv.com