Bir Şehri Mis Kokutan Isparta Gülünün Hikayesi ve Özellikleri
Mis koku, insanın ruhuna enerji katan bir güzellik. Pembe rengi ve yoğun kokusu ile güllerin arasından sıyrılan bir kraliçe. Peki, nedir bu Isparta Gülü hikayesi, nedir onu diğer güllerden ayıran özellikleri? Hepsi bu yazıda sizler için derlendi!
Gül dediğimiz anda ilk akla gelen il şüphesiz Isparta’dır. Mis kokusu ve kusursuz güzelliği ile nam salan Isparta Gülünün Latince adı Rosa Damascena olarak literatürde yerini alır. İl çevresinde yaygın halde yetiştirilen bu gül çeşidinin diğer güllerden ayrılan özelliği yoğun özüdür. Kokusunun kalıcılığı kesme çiçekçilikten ziyade kozmetik alanında kullanılmasının önünü açmıştır. Bununla birlikte bahçelerde ve evlerde de yeri hiçbir zaman eksik olmamıştır elbette.
Isparta Gülü ülkemizde 120 yıldan daha fazla bir zamandır üretilmekte. Ülkemize gelişinin hikayesine yazımızın ilerleyen kısımlarında yer verdik. Anavatanı Türkiye olamasa da şimdilerde yurtdışına ihraç ederek ticaret yaptığımız bu güzel güller yalnızca yağı çıkarılmak sureti ile kullanılmıyor. Gül reçeli, gül şerbeti ve gül şurubu olarak gıda alanında kullanıldığı gibi Isparta Gülünün yaygın bir şekilde krem, sabun ve kolonyası da üretilmektedir. Ayrıca medikal anlamda da bu güllerden faydalanılmaktadır. Anlayacağınız her derde deva denilecek türden bir çiçek.
Isparta Gülü’nün Özellikleri, Yetiştirilmesi ve Bakımı
- Isparta Gülünün en belirleyici özelliği kokusu ve rengidir. Oldukça yoğun bir kokusu olan gül aynı zamanda şifa kaynağı olarak da bilinir. Pembe tonlu renkleri ise oldukça canlı bir formdadır. Enerji ve mutluluk saçmak için renklerini ve mis kokularını kullanılır.
- Isparta Gülü yalnızca Isptarta’da değil civar illerde de yetiştirilir ama asıl merkezi Isparta’dır.
- Çiçekleri yalın kanat, yarim katmerli ve katmerli güller şeklinde açar.
- Isparta Güllerinin boyları değişebilmektedir. Bu gülleri boylarına göre bodur, yüksek ve sarılıcı güller olarak sınıflandırabilmek mümkündür.
- Isparta Gülü ne çok sıcak havayı sever ne de çok soğuk. Ilıman, kuraklığın ve donun olmadığı bir iklimde yetişir. Çiçeklenme döneminde hele ki bahar zamanlarında çiğ düşen bir bölgede ise keyfine diyecek yoktur.
- Isparta iklimi bu gülün beklentisini karşılayan ideal özelliklere sahiptir. Yaz ayları için sıcaklığın 40 derecelere ulaşmadığı ancak kış aylarında ise 15 derecenin altına düşmediği bir ortam Isparta Gülü için idealdir.
- Isparta Gülünün istediği nem oranı ise yaklaşık %60 olarak değerlendirilebilir. Bu oran %70’lere de çıkabilir ancak daha yukarı veya daha aşağı rakamlar tercih edilmez.
- Isparta Gülü yılda bir defa çiçek açar. Yıl içerisinde birden fazla çiçek açan güllere ise yediveren gülleri denir.
- Gül, yetişeceği toprak konusunda çok seçici değildir. Daha çok iklimi önemsiyor. Ancak hafif olan topraklar daha çok hoşuna gidiyor. Yani killi ve ağır topraklardan ziyade kumlu ve hafif topraklar Isparta Gülü için daha uygun.
- Isparta gülü açıklıktan hoşlanır. Bu sebeple fidelerin arasında dikim esnasında 1,5 – 2 metre kadar boşluk bırakılır.
- Bol ışık seven Isparta Gülü için elbette güneş de önemli bir etkendir. Güneş ışığını yeteri kadar alabilmesi kokusu için çok önemlidir. Bu güller toplanacağı zaman ise güneşin doğmadığı, sabahın en erken saatleri tercih edilir.
- Gül bakımının bir diğer önemli unsuru da sulama. Genellikle salma sulama sistemi tercih edilmesi tavsiye edilmektedir.
- Gülün bakımı için düzenli olarak budama yapılması, yabancı otların temizlenmesi ve bilhassa yaz aylarında toprağın havalandırılması ise oldukça mühimdir.
- Budama için en uygun zaman dilimi yaz sıcaklarının henüz başlamadığı mart ve nisan ayları arasında geçen zaman dilimidir.
Isparta Gülü Faydaları
Isparta Gülünün birçok hastalık için şifa olduğu söylenmektedir. Hastalıklara iyi geldiği ve güzellik sağladığı söylenir. Isparta Gülü’nün bilinen faydaları ise şunlardır;
- Bademcik ve boğaz iltihaplarına karşı tedavi edici olması bilinen bir özelliktir. Bunun için gül suyu ile boğaz gargarası yapılması gerekir.
- Bilhassa bebeklerin ve çocukların tenlerinde meydana gelen kurulukların giderilmesinde aktif rol alması ile cilt nemini korumaya yardımcı olur.
- Antibiyotik görevi görebilme özelliği ile yara iyileştirebilme fonksiyonunun bulunması ile yara temizleme ve iyileştirme aşamasında kullanılır.
- Gül suyu ile göz banyosu yapıldığı takdirde göz nezlesini tedavi edici olma özelliğinin olması da bir diğer önemli özelliğidir. Göz kanlanmasına iyi gelerek giderir.
- Çayı demlenerek sakinleştirici olarak tüketilmesi de bir diğer bilinen faydasıdır.
- Yağının ve suyunun akne ve lekeler için iyileştirici özelliği bulunmasının yanında tonik görevi görerek cildi temizlemesi de başka bir özelliği olarak öne çıkmaktadır.
- Bağırsak problemlerine iyi geldiği, ishali kestiği düşünülmektedir.
Isparta Gülü Üretimi
Isparta Gülü üretimi için çelikler kullanılır. Kış başında ekilen çeliklerden hasat elde edebilmek için iki sene kadar beklemek gerekmektedir.
Isparta Gülü yıllandıkça verimi artan bir ağaççıktır. Bu verim ilk iki yıl geride bırakıldıktan sonra göz ile görülebilir derecede artar. Bu esnada gerekli gül budamaları yapılarak (gençleştirme budaması) verimden düşmüş olan bitkilerin gençleştirilmesi sağlanabilir.
Isparta Gülünün Hikayesi
Anlatılan Isparta Gülü hikayesi oldukça ilgi çekici. Söylenenlere göre olay 1840’lara dayanıyor. Isparta’nın 1200 yılında dikilen ünlü çınarının bulunduğu Yalvaç ilçesinde doğan Müftüzade İsmail Efendi, 40 yaşını aştıktan sonra Bulgaristan’ın Kızanlık şehrinde göreve başlıyor.
O dönemler Gül Vadisi olarak adlandırılan bu şehri belki bilerek belki de özleminden memleketi Isparta’ya çok benzetiyor. Burada bulunduğu süre içerisinde gül bakımını ve gül yağı üretimini öğrenen Müftüzade İsmail Efendi bu gülleri Isparta’ya götürmeyi kafasına koyuyor. Bu şu dönemde oldukça zor. Uluslararası bitki taşımacılığı türlerin taşınması açısından ülkeler arasında sakıncalı bulunuyor. Ancak o zamanlarda da durumlar çok kolay değilmiş. Özel güllerinin ülke dışına çıkarılmasını engellemek için Kızanlık şehri büyük bir koruma altındaymış. Bulgaristan’ın çok hassas olduğu bu durum gül çeliklerinin yurt dışına çıkarılmasına engel oluyormuş.
Ama Müftüzade İsmail Efendi bu işi kafasına koymuş bir kere. Bastonuna bir şekilde sakladığı gül çeliği ile Türkiye’ye gelen Müftüzade İsmail Efendi, mesleği dolayısıyla üzeri aranmayınca şansı yaver gidiyor. Bu gül çeliğini evinin bahçesine dikiyor ve elde ettiği gül çelikleri ile 30 dönümlük bir arazi üzerinde gül tarımına başlıyor. Yıl 1892 olduğunda ise ilk gül yağını üretiyor güzel gülleri ile.
Müftüzade İsmail Efendi’nin gül yağı çıkarmak için kullandığı sistemin adı İmbik. Türk Dil Kurumu‘nun “Damıtmaya yarayan, damıtma işinde kullanılan araç, damıtıcı” olarak tanımladığı İmbik, oldukça basit olan bir damıtma ekipmanı. Mustafa Kemal Atatürk’ün Isparta’ya gelişinin ardından modern tesislere taşınan gül yağı üretimi, o zamana kadar bu basit araç ile gerçekleşmiş. Ardından Atatürk’ün talimatı ile 1935 yılında ilk modern gül yağı fabrikasında sanayi tipi gül yağı üretimleri başlamış.