Cihat Yaycı, Masterhaber’de “TÜRK YÜZYILINDA TÜRK UÇAK GEMİSİ” başlıklı bir yazı kaleme aldı. İşte yazıdan bölümler…
Cihat Yaycı’dan Türk uçak gemisi tepkisi: Bu ayıp olmuyor mu?
Cihat Yaycı’dan Türk uçak gemisi tepkisi: Bu ayıp olmuyor mu?
Emekli Tümamiral Cihat Yaycı, TCG Anadolu’dan sonra yapılması planlanan yeni uçak gemisinin ardından yapılan yorumlarla ilgili konuştu.
TCG Anadolu’nun hizmete girmesinden sonra; “inşallah Türkiye’yi uçak gemisi sahibi güçlü devletler kulübüne sokacak tam bir uçak gemisine de yakın zamanda sahip oluruz” diye temennide bulunmuştuk.
Sayın Cumhurbaşkanımızın 23 Ağustos 2020 tarihinde yerli gemi inşa sektörüne hitaben “TCG Anadolu’yu inşa ettik. Şimdi gelin artık uçak gemisi de inşa edelim. Çünkü denizlerde bu caydırıcılığa ihtiyacımız var. Bu adımı da atmamız lazım” ifadesi hakikaten “uçak gemisine sahip olma” konusunda çok önemli bir kararlılık göstergesiydi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan müteakiben geçen yıl içinde, “İspanyollarla tekrar bir anlaşma yapacak, TCG Anadolu’nun bir üst versiyonunu ülkemize kazandırmak suretiyle uçak gemilerimizi inşallah 2’ye çıkaracağız” dedi
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın uzun süredir mesajını verdiği ‘Yerli Uçak Gemisi’nin tasarım faaliyetlerine başlanmasına yönelik karar”, 03 Ocak 2024’te Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde düzenlenen Savunma Sanayii İcra Komitesi toplantısı sırasına alındı. Yerli uçak gemisi için tasarım faaliyetleri fiilen başlıyor.
Neden Uçak Gemisine İhtiyaç Var?
Türkiye uçak gemisini inşa ederek çok ciddi bir deniz aşırı güç aktarım imkân ve kabiliyetine sahip olacaktır. Böylelikle milli güvenlik ve savunmamızın yanı sıra hak ve menfaatlerimizin bölgesel ve küresel bağlamda korunmasına ve geliştirilmesine olağanüstü bir kuvvet çarpanı etkisi oluşurken, bölgemiz ve dünya barış, istikrar ve güvenliğine de önemli katkı ve etkide bulunabilecek bir imkân ve kabiliyete erişilmiş olacaktır.
Küreselleşme nedeniyle ülkelerin karşılıklı bağımlılığı her geçen gün artmaktadır. Bu nedenle bir bakıma dünya üzerinde denize kıyısı olan her ülke, Türkiye’nin denizden komşusu sayılır.
Bu çerçevede güç aktarım yeteneğine sahip olmayı hedefleyen Türk Donanması’nın da doğal olarak uçak gemisine ihtiyacı vardır.
Bilindiği üzere Türk Deniz Kuvvetleri’nin savaş uçakları konuşlu bir gemiye sahip olması, TSK operasyon yaptığı ya da yapma ihtimali olan bölgelerde hava gücü desteği ihtiyacını karşılaması açısından da son derece önemlidir. Özellikle Libya’da bu ihtiyaç daha da anlaşıldı.
Türkiye’nin Libya’dan çok daha uzak coğrafyalarda varlık gösterdiği ve göstereceği düşünüldüğünde bu ihtiyaç daha da artacak.
Türkiye’nin uçak gemisi ile birlikte dünyada üst seviyelere çıkacaktır. Bu gemin ve üzerindeki uçaklar ile diğer unsurlar dünyanın her tarafında görev yapabilecektir.
“Uçak gemisi görev grubu şeklinde gerek İnsani tahliye, barışın sağlanması ve barışın korunması maksadıyla NATO gerek BM gerekse de milli operasyonlarda kullanılabilir. Dünyanın her tarafında güç aktarım faaliyeti yapabiliriz”
“Bugün Türkiye’nin uçak gemisine ihtiyacı yok diyenler, kısa görüşlü ve büyük devlet vizyonuna sahip olmayan kişilerdir. İtalya ve Fransa’nın uçak gemisi varken Türkiye’nin neden olmasın? Türkiye’nin de bölgesel ve küresel güç olması için bu tür imkân kabiliyetlerine sahip olması oldukça önemlidir”
Deniz Kuvvetleri için yeni bir kuvvet çarpanı oluşturacak, dünya standartlarında, modern ve yüksek kapasiteli uçak gemisi dizaynını yapabilecek askeri ve sivil tersanelerimizin mevcut olduğunun da bilinmesini isterim.
Uçak Gemisine Sahip Olmamıza Karşı Çıkanlara Sorular…
“Efendim, zaten Türk Hava Kuvvetlerinin karaya konuşlu uçakları var, Anadolu da zaten kendisi uçak gemisi gibi, dolaysıyla bizim böyle uçak gemisine ihtiyacımız yok” diyenler önce şu sorulara cevap vermelidirler?
Türk Hava Kuvvetleri’nin belkemiğini (tek motorlu ve menzili çift motorlu savaş uçaklarına göre daha kısa) F-16 savaş uçaklarından oluşturmaktadır. F-16’lar ile mesela Libya’ya tanker uçakları ile gitmek mümkünse de Libya üstünde uçaklarımız 5-10 dakika kalabiliyor ve pilotların uçuş süresi de dolduğundan ana üslerine yani Türkiye’ye kalmak zorunda kalıyorlar. O zaman göreceli olarak yakın bir coğrafya olan Libya’da dahi hava baskısı sürekli olarak bu şekilde oluşturulabilir mi? Böyle bir durumda uçak gemimiz olsa ve uçaklarımız dakikalar sonra Türkiye’ye dönmek zorunda kalmasa nasıl olur?
Arakan’da, Sudan’da, Somali’de ve diğer coğrafyalarda soykırım ve zulümlere karşı masumları korum ve tahliye için uçak gemimiz, üzerinde tahliye için gemiler helikopterler, piyade birlikleri olsa iyi olmaz mı?
Mısır’ın bile TCG Anadolu benzeri 2 tane MİSTRAL sınıfı çok maksatlı amfibi hücum gemisi varken, “Türkiye’nin bunlara ne ihtiyacı var?” ve “Türk Deniz Kuvvetleri TCG ANADOLU’yu koruyamaz” demek ayıp olmuyor mu? Üstelik İ sınıfı fırkateyn projesinin ilk gemisi suya indirilmiş, diğer 3 geminin 2027’ye kadar tamamlanacağı açıklanmış iken. (Bu arada kanaatimce TF-2000 hava savunma muhriplerinin inşasına da bir an önce başlanması gerektiğini de belirtmek isterim)
Uçak gemileri fonksiyonları ve görünümleriyle sahip olan ülke açısından bir güç sembolü ve caydırıcılık unsuru olduğu bir gerçektir. Türkiye’nin de “ABD, Çin, İngiltere, Hindistan, Rusya, İtalya, Fransa, Japonya, Mısır, Avustralya, İspanya, Brezilya, Güney Kore” gibi uçak gemisi ya da hafif uçak gemisine sahip devletler arasında olmasından neden rahatsızlık uyuluyor ki?
Yedi tarafı denizlerle çevrili, iki yarımadadan müteşekkil Türkiye’nin Mavi Vatan savunması ve Mavi Vatan’ın ilerisinde hak ve menfaatleri için varlık göstermesi bu devletler kadar Türkiye’nin de hakkı değil mi?
Velhasıl Türkiye Cumhuriyeti’nin ikinci yüzyılında, büyük devlet vizyonuyla “bu yüzyılın Türkiye ve Türk Yüzyılı olması hedefleniyorsa” uçak gemilerine sahip olmamız gerek şartlardan biridir.
Allah Türk Milletini, Türkiye Cumhuriyeti Devletini ve Türkiye’yi daima korusun ve yüceltsin, TSK’yı muzaffer eylesin, askerimizin ayağına taş değdirmesin.
Kaynak:Yeniakit.com