TürkiyeSON - 28.03.2024 -

Coronavirüs biyolojik olabilir

Coronavirüs biyolojik olabilir

 

 

EMEKLİ KURMAY ALBAY YUSUF ÇETİNKAYA’DAN ÇOK ÖNEMLİ AÇIKLAMA

 

Emekli Kurmay Albay Yusuf Çetinkaya, Koronavirüs salgınının biyolojik bir saldırı olabileceğine dikkat çekerek, Bu tarz salgınların hem can kaybına hem de büyük ekonomik kayıplara yol açabileceğini söyledi. Kurmay Albay Çetinkaya, bu saldırılara karşı başarılı olmak için vatandaşların devlet tarafından alınan tedbirlere harfiyen uyması gerektiğinin altını önemle çizdi

 

 

 

 

 

Dünya’da hem manen hem de madden ciddi sıkıntılara yol açan Yeni tip Koronavirüs salgınına yönelik gazetemize önemli açıklamalarda bulunan Emekli Kurmay Albay Yusuf Çetinkaya, bu salgının biyoterör örgütleri tarafından planlanmış olabileceğine vurgu yaparak, “Dünya çapında meydana gelen ve sebebi virus ve mikroplardan kaynaklı salgın hastalıklar insanlık tarihinde yer almaktadır.2000’li yıllara baktığımızda SARS,MERS,EBOLA,Domuz Gribi olayları meydana gelmiş, daha önceki dönemlerde ise;AİDS,Hong Kong Gribi,Asya Gribi, İspanyol Gribi,Rus Gribi, Veba Salgınları, Çiçek Salgınları, Tifüs Salgınları yaşanmıştır. Bu salgınlarda çok sayıda insan hayatını kaybetmiştir. Salgınlarla birlikte ilk akla gelen konu bunların bir savaş türü olan “Biyolojik Savaş” çalışmaları için kurulan laboratuarlardan sızması veya bulunan virus /mikrobun kasıtlı olarak yayılması konusudur. Sonuçta her iki durumda da insan kaybının yanı sıra, salgının çıktığı ülkelerde ciddi ekonomik kayıplar, asayiş sorunları ve sosyal sorunlar yaşanmıştır. Bu gün ülke olarak Corona Virus denen bir salgınla mücadele içerisindeyiz.Bu mücadelenin ülkeye maliyetini gelecekte göreceğiz. Görünen bu salgının ülke ekonomisine ciddi zararlar verdiği yönünde göstergeler vardır.

 

 

 

 

DEVLETİN ALDIĞI TEDBİRLERE HARFİYEN UYULMALI

Devlet salgına karşı üzerine düşen görevleri yerine getirirken, vatandaşlarda devlet tarafından kendilerine verilen görevleri yerine getirmekle bu savaşın kazanılacağını, her türlü kayıpların azaltılacağını bilmeleri çok önemlidir. Bu salgın bize biyolojik savaş ajanlarının ne kadar tehlikeli olduğunu göstermiştir. Bir salgınla evlerde oturmaya, seyahat özgürlüğünün kısıtlanmasına, 65+ yaş grubunun sokağa çıkmamasına kadar uzayan tedbirler zincirini uygulama mecburiyetinde kalmamıza neden olmuştur. Salgının artması durumunda devletin kişi hürriyetleri alanında daha fazla kısıtlayıcı tedbirler alması bir zorunluluk ve kaçınılmaz olacaktır. Bu salgının çıkış şekli ve çıkış amacı ne olursa olsun, bize biyolojik savaşla mücadele eğitiminin ne kadar önemli olduğunu ortaya koymuştur. Peki Biyolojik Savaş ne demektir?

 

 

 

 

BİYOLOJİK SAVAŞ NE DEMEKTİR?

Biyolojik Savaş; hedefi insan, hayvan ve her türlü üretilen ürünlerde hastalık ve ölüm oluşturarak hedef ülkenin insan gücüne, ekonomik gücüne, sosyal yapısına, asayişine ve devlet düzenine zarar vermek olan ve bu amaçla mikrop, virus, bitki ve hayvan kaynaklı mikroorganizma ve toksin kullanmaktır. Kullanılan unsurların görünmezliği, tespitindeki zorluklar ve maliyetinin düşük olması, hedef ülkeyi zayıflatmak/çökertmek için bir konvansiyonel harbe ve bu harbin maliyetine ihtiyaç duymadan çok kolaylıkla icra edilir.

 

 

 

 

KULLANILAN SİLAHLAR FARKLILAŞIYOR

Günümüzde silahların etkileri, harbin yüksek maliyeti ve verecekleri büyük kayıplar nedeniyle savaşlar bir paramiliter grubun oluşturulması ve desteklenmesiyle adına “Vekalet Savaşları” denilen şekilde yürütülmektedir. Bu paramiliter yapılar hedef ülke içerisinde veya bu ülkenin bekasını tehdit eden alanlarda eylemler gerçekleştirerek hedef ülkenin kalkınma, ekonomik refah sağlayacak yatırımlar ve halkın moralinin bozulmasını sağlamaktadırlar. Ülkenin kalkınması için kullanacağı kaynakların büyük kısmını bu yapılarla mücadelede kullanmaktadır. Bahse konu yapılar terör şeklinde, yani halka korku ve devlete güvensizlik duygusunu sağlayacak şekilde eylemlerde bulunmaktadırlar.Biyolojik ve kimyasal ajanlara erişimin kolaylığı bu yapıların gelecek dönemde kullanacakları silahların farklılaşacağının göstergesidir. Yani dış güçlerin organize ettiği paramiliter yapılar eylemlerinde biyolojik ve kimyasal silahları kullanma yoluna gidebilirler. Bu yolla “Biyoterörizm” denilen alanda mevcut eylemlerden daha etkilisini yapabilirler.

MALATYA’NIN KAYNAKLARI KORUMA ALTINA ALINMALIDIR

Biyoterörizm ve Kimyasal Terörizm; Hedef ülkenin insan, gıda, tarım alanları ve ürünleri, çiftlik hayvanları ile çevre kirletilmesini hedef alan eylemlerdir. Örnek; Afganistan/Badakşan ve Tacikistanın Afganistan sınırındaki Şarbon ve Kolera salgını (1999). Bu eylemelere karşı devlet seviyesinde alınacak tedbirlerin başında karar organlarının, devletin silahlı güçlerinin, sağlık ordusunun ve halkın eğitimi gelmektedir. Buna paralel olarak bu terör eyleminin uygulanacağı muhtemel hedeflerin belirlenerek tedbir alınması gelir. Türkiye ve özellikle Malatya’da tarım önemli bir ekonomik gelir kaynağıdır. Tarım alanlarına yönelik bir terör eylemi özellikle Malatya ekonomisine büyük darbe vurur. Bunun en kolay yolu da sulama sisteminin kirletilmesidir. Halen Malatya’da mevcut baraj/göletlerin 24 saat esasına göre güvenliği sağlanmamıştır.Bahse konu baraj/göletlerin kirletilmesi Malatya tarım alanlarından ürün alınamaması demektir.. Bu sadece çiftçiye zarar vermeyecek, bu alanda faaliyet gösteren tarım iş yerlerini ve tarım adamlarını (Ziraat Mühendisleri vb.) da zarar verecektir. Bunun için acilen sulama sisteminden sorumlu kurumun teşkilatına güvenlik sisteminin kurulması gerekmektedir. Olay olduktan sonra tedbir alınmasının faydası yoktur. Önemli olan Proaktif düşünce ile olayı tahmin ve ön almaktır.”

Reklam
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.