23.11.2024 -Türkiye Son Habercilikte Son

Covid’den Serbest Bırakılan Mahkumlara Bir Covid Düzenlemesi Lazım.

Covid’den Serbest Bırakılan Mahkumlara Bir Covid Düzenlemesi Lazım.

Dünyanın neredeyse tamamına yayılan, küresel çaplı bulaşıcı ve tehlikeli Kovid-19 Türkiye’de ilk vakanın 11Mart 2020’de tespitinden sonra ülkenin seyrini değiştiren birçok karar alındı. Bunlardan biri de salgın nedeniyle açık cezaevindeki mahkumların denetimli serbestlik tedbiriyle izne ayrılması oldu.

5275 Sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun’a 7242 sayılı Kanun ile eklenen Geçici 9. Madde ile açık ceza infaz kurumlarında bulunan veya açık ceza infaz kurumlarına ayrılmaya hak kazanan hükümlüler ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmak suretiyle cezalarının infazına karar verilen yükümlüler, Yasanın Resmi Gazete’de yayımlanmak suretiyle yürürlüğe girdiği 14/04/2020 tarihinde ilk izne ayrıldılar ve daha sonrasında bu izinler uzatılarak devam etti.

Salgın hastalığın seyrinde vakaların düşüşü ve aşılama oranının yükselmesi sebebiyle;Adalet Bakanlığı, Ceza ve Tevkifevleri Genel Müdürlüğü, Koronavirüs kapsamındaki izinlerin 31 Mayıs’ta sona ereceğini, böylece hükümlülerin 31 Mayıs sonrası cezaevine geri dönceklerini açıkladı.

Adalet Bakanlığı’nın bu duyurusu yalnızca 80 bin adet hükümlü vatandaşı değil, onların ailelerini, çevrelerini, dost ve akrabalarını da üzdü. Zira yaklaşık 1 senedir gündelik yaşantısına, işine, eşine, aşına tutunmuş bu insanlar, pandemi sürecinin zorlu ekonomik koşulları altında geçim savaşı vermekteydi. Haliyle evine ekmek getirme telaşesinde olan bu insanların tekrardan cezaevine çağırılacak olması, hiç şüphesiz onlardan çok aileleri için yıkım oldu.
Yaklaşık 1 yıllık pandemi sürecinin sonunda; evine akşam ekmek götürme, çocuklarının, ailelerinin yanında olma kaygısı yaşayan bu insanların, modern ceza hukuku temel ilkeleriyle bağdaşık bir vaziyette topluma kazandırılması amaçlanmak yerine, kolaya kaçmayı amaçlayan bu düzenleme ile topluma kazandırılması için herhangi bir faaliyete dahi ihtiyaç duymadan, zaten gündelik hayatın olağan akışı içerisinde toplumla kaynaşmış bu insanların, tekrardan cezaevine alınmak istenmesinin kamu vicdanını yaraladığı apaçık ortadayken tekrar cezaevine çağrılan bu insanlar ve yakınları, devletin seslerini duymasını ummaktan başka bir şey yapamıyor.
Kimi kendi esnaf dükkanını geçindirir vaziyette, kimi ise asgari ücret karşılığı çeşitli yerlerde çalışır haldeyken bu insanların işgücünü iş yurtlarında adeta sömürürcesine köle gibi çalışmak mecburiyetinde bırakılması ise hem hakka ve hakkaniyete hem de modern ceza hukuku ve cezalandırma ilkelerine aykırıdır. Genç yaşta henüz meslek dahi edinecek kadar yaşama fırsatı olmamış gençleri çırak okullarında, sanayi ve esnaf odalarının rehberliğinde eğitmek yerine deyim yerindeyse “içeri tıkacak” bu düzenlemenin birçok hayatı aileleri için de mahvedeceği açıktır. Adeta devlet tarafından ikinci kez cezalandırılacak bu vatandaşların, kendi iş ve emek gücü ile namuslu birer vatandaş olarak vergilerini ödeyerek devlete fayda sağlamak yerine, bahsi geçen iş yurtlarında sömürüye uğraması da şüphesiz kamu vicdanını derinden yaralamaktadır.
Kaldı ki normal şartlar altında bile türlü denetimli serbestlik imkanlarından yararlanmaya hak kazanacak bu vatandaşların, devlet tarafından iş gücü imkanı tanınması, imza karşılığı ile bile dışarıda gündelik yaşantısına devam etmesinde devlet ve toplum sağlığını tehdit edecek hiçbir unsur bulunmadığı açık bir şekilde ortadadır. Buna rağmen ısrarlı bir şekilde bunca insanın, ailelerinin, hayatlarını, ekmek kaygı ve kavgalarını hiçe sayarak bu manasız düzenlemekte ısrar eden devlet yetkilileri, umalım ki bu mazlum feryat ve çığlıklarını duyar.

Reklam
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.