Her 5 kadından birinde görülen hastalık
Sıkışma hissi, sık sık idrara çıkma, tuvalete yetişememe ve altına kaçırma korkuları ile kendini gösteren aşırı aktif mesane sendromu (AAMS) sıklıkla 40 yaş sonrası ortaya çıkıyor. Çoğunlukla kadınları etkilemekle birlikte, erkekleri de ilgilendiren sorun, cinsel, fiziksel, psikolojik, sosyal, mesleki açıdan yaşam kalitesini önemli ölçüde düşürüyor. Uzmanlar, sorunu yaşayan hastaların tedavi hakkında yeterli bilgi sahibi olamadıkları için hastalığa boyun eğdiğini belirtiyor
Türkiye’de her 5 kadından ve her 7 erkekten birinde görülen AAMS, pek çok kişiyi dışarı çıkmadıkları, sosyalleşmedikleri, tuvalete erişemeyecekleri mekanlara gitmedikleri, sıvı tüketimini sınırlandırdıkları, erken yaştan itibaren ped kullanmaya başladıkları depresif bir hayata sürüklüyor. Özellikle çalışma hayatındaki kadınların gerek iş gerekse sosyal yaşamını olumsuz etkileyen sorun, etkili tedavilere ulaşılamadığında kişiyi yaşamından uzaklaştırıyor. Uzmanlar, mevcut tedavilerle sonuç alınamadığında hastaların sorunla birlikte yaşamaya çalıştığını, çözüm aramak yerine öğrenilmiş çaresizlik yaşadıklarına dikkat çekiyor.
60 yaşından sonra 3 kadından birini etkiliyor
Türk Kontinans Derneği Başkanı ve Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Zafer Aybek, Aşırı Aktif Mesane Sendromu’nun ciddi bir sağlık sorunu olduğunu vurguladı. Sıkışma hissinin ana şikayet olduğu sorunla ilgili 18 yaş ve üstü bireyler arasında yaptıkları araştırmada çok çarpıcı sonuçlara ulaştıklarını belirten Prof. Dr. Zafer Aybek, “Kadınlarda her 5 kişiden birinde görülen bu sorunun gençlerde görülme oranı daha düşük olmakla birlikte yaşın ilerlemesine paralel olarak artıyor. 60 yaşın üzerindeki kadınlarda her 3 kadından birinde görülüyor. Türkiye’de bu hastalık yaşlanmanın doğal bir sonucu olarak kabul ediliyor. AAMS yeterince bilinmediğinden doğal bir kabulleniş sözkonusu. Bu durumu ‘öğrenilmiş çaresizlik sendromu’ olarak nitelendirebiliriz” diye konuştu.
Antidepresan kullanan hastalar var
Utanmak, hastalığı yaşlılığın doğal bir parçası olarak görmek, doğumsal nedenlere bağlamak, sorunu zamanla kanıksayıp kabullenmek gibi faktörlerin AAMS’yi yenmekteki en büyük engel olduğunu anlatan Prof. Dr. Zafer Aybek, şöyle devam etti:
“Toplumumuzda bu soruna sahip olanlar, öncelikle bunun tıbbi müdahale gerektiren bir durum olduğunun farkında değil. İdrar kaçırmanın sıkıntılarını çok derin yaşayan hastalar antidepresan ilaç kullanma yoluna gidiyor. Kişilerin cinsel, sosyal ve iş hayatı ciddi bir şekilde etkileniyor. Tuvalete gitme ihtiyacının getirdiği endişe nedeni ile sinema, tiyatro gibi toplu eğlencelere gidememe, iş toplantılarında uzun süre duramama, iş motivasyonunun azalması, uzun seyahatlere çıkamama gibi sosyalleşmeyi ve iş hayatını etkileyen durumlar karşısında kişiler ciddi depresyon yaşıyor. Sürekli yaşanan bu durum bıkkınlık ve yaşama karşı isteksizlik hissi yaratıyor. Toplumumuzda hastalık konusunda yeterince bilinçlenme olmadığından kişiler hastalık karşısındaki çaresizliği kabullenme davranışına gidiyor.”
20 dakikalık enjeksiyon tedavisi yaşam kalitesini artırıyor
Sık sık idrara gitme, sıkışma, gece idrara çıkma, idrar kaçırma gibi belirtilere sahip olanların mutlaka üroloji uzmanı tarafından görülmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Aybek, tedavi yöntemlerini ve yeni tedavi seçenekleri hakkında şu bilgileri verdi:
“İlk tedavi seçeneği bazı günlük alışkanlıklarını değiştirmek gibi basit önlemler olacaktır. Sıvı miktarını, kahve içmeyi azaltmak, belirli saat aralıklarında çok sıkışmadan idrar yapmak faydalı olabilir. Östrojen eksikliği durumunda bölgesel vajinal östrojen kullanılması, idrar kontrolünü sağlayan kasların egzersiz ve fizik tedavi yöntemleri ile güçlendirilmesi olumlu etki sağlayacaktır. Bu basit yöntemlerle tedavi sağlanmadığı durumlarda ağızdan bir takım ilaçlar denenebilir. İlaçlardan fayda göremeyen hastalarda da enjeksiyon tedavisi gibi yöntemlerimiz var. 20 dakika gibi kısa bir uygulama sonrası hızla sonuç veren enjeksiyon tedavisi etkin bir çözüm sunuyor. Mesane kasına botulinum toksin enjeksiyonunun yapıldığı bu yöntemin etkisi hastalar arasında değişbilmekle birlikte, ortalama 6 ay sürmektedir. Tedavinin hasta üzerindeki etkisi geçtiği zaman yeniden enjeksiyon yapılabilir. Uygulamanın yan etkileri düşüktür ancak hasta önceden detaylı bilgilendirilmelidir. Yaklaşık 20-30 dakikalık bir süre içinde endoskopik yöntemle bu işleme özel bir iğne ile mesane kası içine enjeksiyon yapılır. Böylece soruna neden olan mesanedeki istemsiz kasılmalar azaltılmaya çalışılır. Birçok tıbbi çalışmada, bu yöntemle idrar kaçırma sıklığının azaldığı, hastanın yaşam kalitesinin yükseldiği rapor edilmiştir.”
İşsizlik oranları 1,5 kat yüksek
Prof. Dr. Zafer Aybek, bazı hastaların idrar sıkıştırması nedeniyle yeterli egzersiz yapamadıklarını, bu nedenle de kilo aldıklarından şikayet ettiklerini ifade ediyor. Yine iş verimliliğini bozan AAMS nedeniyle hastaların tuvalate sık gitme isteği işveren tarafından “savsaklama” şeklinde algılanıyor. ABD’de yapılan bir araştırma da AAMS’nin iş verimliliğini azalttığını, bu hasta grubunda işsizlik oranlarının 1.5 kat yüksek olduğunu ortaya koyuyor.
Yaş ile doğru orantılı olarak artan AAMS, tüm yaş gruplarında görülmesine rağmen ileriki yaşlarda daha sık rastlanıyor. Hastalık mesanenin dolumu sırasında ortaya çıkan istemsiz kas kasılmalarından kaynaklanıyor. İdrar yapma hissi geldiğinde beyine yollanan sinyaller boşalma ihtiyacını bildiriyor. Mesane kasının istemsiz hareketleri nedeniyle beyin ve idrar torbası arasındaki koordinasyonun bozulması sonrası idrar sıkıntıları yaşanmaya başlanıyor.
AAMS’nin karnesi …
– Gençlerde de azımsanmayacak oranda görülen sorun, 60 yaşın üzerindeki kadınlarda her 3 kadından birini etkiliyor.
– Kadınlarda erkeklere oranla daha sık görülür.
– Obezlerde ve sigara içenlerde daha sık rastlanıyor.
– AAMS’li kadınlarda hipertansiyon ve kalp hastalığı erkeklerde ise şeker hastalığı iki kat daha sıktır.
– Rahim, mesane sarkması vakalarında ve rahim ameliyatı olanlarda daha yüksek oranda AAMS görülür.
– Vajinal doğum yapanlarda sezeryan ile doğum yapanlara oranla daha fazla sıklıkla AAMS görülür. Doğum sayısı bir risk faktörüdür.