İbretlik Hikayeler
Allah’a (c.c) inanmayan
bir kafir, Müslümanlar’a, “Allah varsa
ispat edin” diye sataşır. Müslümanlar
da bu adama pek tatmin edici cevap
veremezler. Adamı, İmam-ı Azam’a
götürürler. İmam-ı Azam’a:
—
Hocam bu adam Allah’a inanmıyor.
Allah’ın varlığını ispat edin, diyerek
Müslümanların kafasına sorular
sokuyor derler. İmam-ı Azam (Numan
bin Sabit), kafir olan adama dönerek:
—
Niçin inanmıyorsun?
—
Herşey kendi kendine var oluyor da
ondan.
—
Pekiyi o halde, sana bunun cevabını
yarın vereceğim. Falan saatte falan
meydand a
buluşalım.
Bu buluşma meselesi her tarafa yayılır.
Herkes heyecan içinde ertesi günü
bekler .
Ertesi gün olunca, halk meydana
toplanır. Kafir taraftarları bir tarafa,
Müslüma n
taraftarları bir tarafa ayrılırlar.
İnkarcıların başı olan adam gelir. Fakat
İmam- ı
Azam’ın gelmemesi inkarcının ve
taraftarlarının alay etmesine vesile olur
ve inkarcı :
—
Bak gördünüz mü? Korktu da ondan
gelmiyor, der .
Müslümanlar da heyecanlı oldukları
halde “İşi vardır da ondan, şimdi gelir”
derler .
Nihayet, hayli zaman geçtikten sonra
İmam-ı Azam gelir. İnkarcı adam :
—
Nerede kaldın ya İmam-ı Azam?
İmam-ı Azam hikmet dolu sözleri ile
cevap verir :
. — Ben, Nil nehrinin karşısındaydım.
Gelmek için sandal bulamadım. Orada
bir ağa ç
vardı, ağaca emir verdim, “Ey ağaç
kesil dedim, kesildi, tahta ol dedim,
tahta oldu .
Sandal ol dedim, sandal oldu, kürek ol
dedim, kürek oldu, beni karşıya götür
dedim ,
götürdü.” İşte bunun için geç kaldım.
. Bunu duyan inkarcı kahkaha atarak
güler. İmam-ı Azam da :
—
Niçin gülüyorsun? der.
—
Senin söylediklerine güldüm be şaşkın
adam! Hiç ağaç, kendi kendine sandal
olu r
da, kendi kendine nehirden gelebilir
mi ?
—
Asıl şaşkın sensin… Şu gördüğün
yıldızlar durmadan dönmektedir, hem
de ayn ı
ahenk içinde birbirinin hududuna
tecavüz etmeden. Hem de bir bakışta
gözünü n
görebildiği sahada milyonlarca yıldız
olduğu halde. Bu yıldızlar birbirine
çarpsa belk i
dünya harap olacak. Güneş, kendi
ekseni etrafında Dünya kurulalıdan beri
dönmektedir. Ve bize Dünya
kurulalıdan beri ısı vermektedir. Eğer
Güneş şimdik i
halinden biraz uzaklaşmış olsa her
taraf buz tutacak ve böylece hayat
duracak, bira z
Dünyaya yaklaşsa her taraf yanıp
kavrulacak, yine hayat duracak. Şu
ağzındak i
dişlere bak, ne güzel dizilmiş, kaşların,
gözlerin ne güzel yerli yerine konmuş .
Velhasıl kainattaki bunca muazzamhğın
kendi kendine olduğuna inanıyorsun da,
niçi n
sandalın kendi kendine olduğuna
inanmıyorsun? Bu sandal da mı daha
büyük sana t
var? Yoksa şu gördüğün muazzam
kainatta mı? Hem her sanatın bir
sanatkarı vardır .
Nasıl ki bu sandalın bir sanatkarı ve
ustası varsa, şu muazzam kainatın da
elbette bi r
sanatkarı, ustası vardır. O da Allah’dır.
Bu muazzam cevabın karşısında
hayretle r
içinde kalan inkarcı: “Eşhedü enlailahe
illallah ve eşhedü enne muhammeden
abduh u
verasuluh” diyerek Müslüman olur bir
rivayete göre .