26.11.2024 -Türkiye Son Habercilikte Son

İlâhi mesaja kulak verelim.kıssadan hisse

İlâhi mesaja kulak verelim.kıssadan hisse

Kendilerine: ‘Yeryüzünde bozgunculuk yapmayın’ dendiği zaman, ‘Bizler sadece ıslah edicileriz’ derler.

Onlara: Yeryüzünde fesat çıkarmayın, denildiği zaman, «Biz ancak ıslah edicileriz» derler.

 

OSMAN ÜNLÜ HOCA

 

Ehl-i sünnet yolu bundan on yıl kadar önce, Osman Ünlü hocanın sohbetleri vesilesiyle tanıtıldı Radyo programını her sabah, hiç kaçırmadan büyük bir şevkle dinleniyordu ve öğrendiklerinilenler uygulanmaya çalışıyordu.. Radyonun yanı sıra, Osman Ünlü hocanın tavsiye ettiği kitaplar da okunmaya başlandı. Özellikle Tam İlmihal, elden hiç düşmeyen bir kitap olmuştu.

 

Osman Ünlü hocanın konuşmalarında dikkati çok çeken bir husus vardı. Sıkıntısı, derdi olanlar için şu hadis-i şerifi naklediyordu:

(İstigfara devam edeni, Allahü teâlâ, dertlerden, sıkıntılardan kurtarır. Ummadığı yerden rızıklandırır.)

 

Bu hadis-i şerifi naklettikten sonra, (Bunu Allahü teâlânın Peygamberi bildirdiğine göre, muhakkak doğrudur. Eğer sıkıntısından kurtulmayan varsa, hatayı kendisinde arasın) diyordu.

 

Osman hoca, şu hadis-i şerifi de bildirmişti:

(“Bismillâhillezî lâ-yedurru ma’ asmihî şey’ün fil-Erd-ı velâ fissemâi ve hüves-semî’ul’alîm” duasını sabah üç kere okuyana akşama kadar, akşam okuyana da sabaha kadar hiç bela gelmez.)

 

Tam İlmihal’de de şöyle yazıyordu:

(İmâm-ı Rabbânî “rahmetullahi aleyh”, talebeleri ile, uzak bir yere gidiyordu. Gece, bir handa kaldılar. (Bu gece, bu handa bir bela hasıl olacak. Şu duayı okuyunuz!) buyurdu: (Bismillâhillezî lâ-yedurru ma’ asmihî şey’ün fil-Erd-ı velâ fissemâi ve hüves-semî’ul’alîm.) Gece büyük yangın oldu. Bir odada eşyalar yandı. Bu odaya haber verilmemişti. Duayı okuyanlara bir şey olmadı. Dertlerden, belalardan, fitne ve hastalıklardan korunmak için, sabah ve akşam, İmâm’ın bu sözünü hatırlayarak, üç kere okumalıdır.)

 

Bu duayı öğrenildikten itibaren, hiç aksatmadan her gün sabah akşam üç kere okunmaya başlandı .Belli bi yerden sonra büyükler  sonra anne , kardeş, babamlar da bu duaya başladı. Artık iyice dile yerleşmişti. Okumayan var mı diye, ev halkı birbirini uyarır olmuştu. Tabii bunu okurken Osman hocanın sözleri hep akıldaydı. Allahü teâlânın Peygamberi söylüyorsa muhakkak doğrudur diyorlardı.

 

Osman Ünlü Hocanın öğrencilerinden birisi olan Şevket şöyle özetlemişti başından geçeni.

 

Bir yaz günüydü. Anadolu’da yaz mevsimi biterken, kış için yoğun şekilde yiyecek hazırlıkları yapılır. Biz de o gün, annem ve kardeşlerimle, kış için mantı, makarna ve erişte kesecektik. Yorucu bir iş olduğundan, sabah erken saatlerde mutfakta işe başladık. Tabii hepimiz duamızı okuduk. İkindi saatlerinde işimiz bitmişti ve hem çok yorulmuş, hem de çok acıkmıştık. Karnımızı doyurmak için kestiğimiz mantıdan pişirip yemeye karar verdik. Ocağa mantı için suyu koyduk, kaynadıktan sonra mantıları içine attık. Ocağın en büyük gözünde olduğu için, mantı suyu taşıp ocağı söndürmüş. O kadar yorgun ve telaşlıydık ki, bizim bundan hiç haberimiz olmadı. Bir zaman geçtikten sonra kardeşim gelip, ocağın yanmadığını görünce, taştığını anlamış ve taşan gözü kapatmadan, Besmele çekerek ocağın diğer gözünü yakıp, tencereyi onun üzerine koymuş. O kadar korkunç bir olay ki, ocağın en büyük gözü gaz kaçırıyor, diğer gözünde de mantı pişiyordu. Bu arada ben de gelip, mantı pişmiş mi diye, elimde çatalla kontrol ediyordum. Ocağa başımı eğip kaldırıyordum. Sürekli yanında uğraşıyordum. En sonunda tencereyi üzerinden aldım ve yemeği hazırlamaya başladım. Bütün bunlar olurken, mantı suyu taşan ocak hâlâ açıkmış, gaz çıkıyormuş ve gaz yanında ateş olduğu halde yanmamış. Sonra mutfağa oturup yemeğimizi yemeye başladık. Yorgun olduğumuz için sofradan kalkmak istemiyorduk. Yani gaz kaçıran tüple, bir saat kadar mutfak içinde vakit geçirdik. Sonra kardeşim tekrar kalkıyor ve yine sıcak su lazım oluyordu. Yine ocağın diğer gözünü çakmakla yaktığında, fark ediyor ki, ocağın bir gözü açık, gaz kaçırıyor. O andaki panikle, ne yapacağımızı şaşırıp ocağın bütün gözlerini kapatıp kendimizi balkona attık. Korkudan mutfağa epey bir süre giremedik. O andaki korkumuzun derecesini anlatmak mümkün değil. O anda anladık ki, okuduğumuz dua sayesinde bir felaketten kurtulmuştuk diyordu.Bu olay dilden dile dilden dile geçtikten sonra hem fikir altında toplanıldı.

 

Bu olayı yaşanıldıktan sonra, bu duanın hayattaki yeri daha bir farklılaştı. Evet, Osman hoca doğru söylüyordu: (Allahü teâlânın Peygamberi söylemişse, muhakkak doğrudur) diyordu.

 

MALATYASON’A AİTTİR

Reklam
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

Bir Cevap Yazın

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.