Jeopolitik Çıkar Aksları Ve Erdoğan
JEOPOLİTİK ÇIKAR AKSLARI VE ERDOĞAN
Türkiye’nin jeopolitiğinden kaynaklanan, bekası ve istikbali için stratejik seviyede öneme
sahip olan Ege Adaları ve Doğu Akdeniz sorunu son dönemde Yunanistan haricindeki aktörleri
bölgeye çekmeye başlamıştır. Bahse konu bölgelerdeki gerek karasuları, gerekse münhasır ekonomik
bölgeleri içeren anlaşmazlığın tamamında uluslararası hukuka göre devletimiz haklıdır. Kurulduğu
tarihten itibaren topraklarını hep aleyhimize genişleten Yunanistan’ın, “Megali İdea”sından asla
vazgeçmediği, günümüzde Ege ve Doğu Akdeniz’deki aleyhimize uyguladığı genişleme politikaları ile
aşikar olmuştur. Yunanistan’ın gözünün diktiği “Mavi Vatan” alanlarımızdaki, Türkiye düşmanı diğer
devletler ile yaptığı anlaşmalar medyaya yansımıştır. Bu ülkelerden Mısır’ın başındaki darbeci ve kukla
Sisi, Arabistan’ın başındaki katil Salman, BAE’liklerinin başındaki şahıs, İsrail’in ve onun koruyucusu
ABD’nin maşaları olmuşlardır. Uyguladıkları politikalara baktığımızda, devletimize zarar vermek için
15 Temmuz ve FETÖ’nün desteklenmesi, Suriye’de ve Kandil’de PKK/PYD’ye ayni ve nakdi yardımlar,
ekonomik saldırılar ve diğer hibrit savaş enstrümanlarının bolca kullanılmasına şahit oluyoruz.
Ülkesine halen eski sömürgelerinden haraç alarak gelir sağlayan Fransa, 1. Dünya Savaşı
sonundaki emperyalist düzenini yeniden kurmak için Suriye’de faaliyetlere başlamış ancak,
devletimizin kendi güvenliği için bölgeye yaptığı müdahaleler sonucu Suriye bölgesinden çekilmek
zorunda kalmıştır. Türk Dışişlerinin Afrika ülkelerine yönelik uyguladığı politikalar ile, Fransa’nın
buradaki haraç aldığı ülkelerde Fransa’ya karşı politikalar uygulanmaya başlayınca, hedefine
Türkiye’yi oturtmuş ve Türkiye karşısında yer alan ülkeler ve terör örgütleri ile iş birliğine girmiştir.
Türkiye, Suriye’ye işgal için değil, bir terör devleti kurulmasını önlemek ve sınır güvenliğini
sağlamak için girmiştir. Ege ve Akdeniz’deki anlaşamazlık konularında uluslararası hukuk kapsamında
Türkiye haklıdır. Mevcut kara ülkemiz ne ise, deniz ülkemizde aynı derecede önemlidir. Türkiye’nin
bahse konu alanlarda uyguladığı politikalar başta Fransa olmak üzere, İsrail ve bunların maşası olan
Mısır, Suudi Arabistan, BAE ve diğer devletimize düşman ülke veya yapıların işine gelmemektedir.
Yunanistan’ın tezinin (adaların münhasır ekonomik bölgelerinin olduğu) savunan Fransa, İngiltere ile
Manş Denizinde yaptığı münhasır ekonomik bölge anlaşmasında tam tersini (Türkiye’nin tezini)
savunmuştur. Bu da Fransa’nın ikiyüzlü ve Türkiye’ye karşı art niyetliliğinin açık delilidir. Günümüzdeki
mevcut gelişmelere bu açıdan bakmak daha doğru bir yaklaşım olacaktır.
İkiyüzlü Fransa başkanı Macron’un, son demecinde Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef
almasının arkasında işte bu kuyruk acısı vardır. Erdoğan’ı seversiniz veya sevmezsiniz. Bu sizin
bileceğiniz bir konudur. Burada konu Erdoğan değil, Türkiye Cumhuriyeti’nin milli çıkarları ve
haklılığının savunulmasıdır. Bunu da Erdoğan yapmaktadır. O zaman bize düşen de onu bu itlere
yedirmemektir. ABD Başkan adayı Biden dahil, tüm bu şerefsizlerin esas hedefi zayıf ve verilene razı
olan bir Türkiye’dir. Hedef saptırarak Erdoğan’a vurmaya başlamaları, Erdoğan’ın doğru yolda
olduğunun delilidir. Sakın yanlış anlaşılmasın, ben AKP’ye oy vermedim vermemde. Aşikar olan bazı
konularda eleştirilerimi her ortamda yaparım. Ama, Türk Devletinin milli çıkarları söz konusu olursa
ve bu çıkarları engellemek için, bahse konu ülkeler devletimizin seçim sistemine müdahale etme
kararı alıp, cumhurbaşkanını hedefe koyarlarsa, burada yerim devletimin cumhurbaşkanının yanıdır.
Burada konu Erdoğan değil, Türk Devletinin bekası ve istikbalidir. Gerek Macron’un gerekse Biden’in
sözlerine sevinenler yanlış yoldadır. Gün milli birlik ve devletimizin yanında yerimizi alma günüdür.
Hiç bir güç Türkiye’nin küresel bir güç merkezi olmasını engelleyemeyecektir. Tanrı ülkemizi ve Yüce
Türk Milletini korusun.
Yusuf ÇETİNKAYA
Em. Kurmay Albay
