Meral Akşener’den çarpıcı açıklamalar
Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Adayı Meral Akşener, “Bizim partimizde şöyle bir özellik vardır. Şöyle derler; bir numaralı sandalye hariç her yere aday olabilirsiniz. Eğer o bir numaralı sandalyeye, koltuğa aday olmaya kalkışırsanız CIA ajanı olursunuz, MOSSAD ajanı olursunuz. 2012’de Sayın Koray Aydan’a denildiği gibi cemaatin desteklediği aday olursunuz” dedi.
Haber Türk Televizyonu’nda Fatih Altaylı’nın sunduğu Teke Tek programına konuk olan Meral Akşener, gündeme ilişkin konuları değerlendirdi. Geçtiğimiz günlerde MHP Genel Merkezi önünde yaşananlara ilişkin değerlendirmelerde bulunan Akşener, “İcra mahkemesine müracaat ettik. Şimdi o kadar ilginç bir ruh hali oluşmuş ki biz bir gece evvel 4 arkadaş toplandık. Yani 4 aday olarak. Ve bir açıklama yapmamız lazım dedik ve bir metin çıktı ortaya. O metinde iki cümle var. Birincisine diyoruz ki benim de imzam var onun altında. İkinci icra mahkemesine müracaat ettik. Bu müracaatın sonucu olumsuz çıkar ise Yargıtay beklenecek, olumlu çıkar ise kongre olur. Olumluysa kongre olacak, ama olumsuzsa Yargıtay’ı bekleyeceğiz. Şimdi dört bir adayı hiçbirimizin en ufak bir olumlu çıkabilecek bir ihtimaline inanıyor olsak Cuma günü sabahı saat 11.00’de yayınlamazdık. Şimdi biz dahi hiç kimsenin yargı ile ilgili olarak olumlu bir karar çıkabileceğine inanmadığı bir süreçten bahsediyorum. Bu şimdi bizlerin üzerinden halka gittiği zaman korkunç bir şey. Sonra icra mahkemesi saat 16.30 sıralarında bir karar verdi. Bizim imza toplayan arkadaşların avukatları 25. İcra Müdürü’nün odasına gittiler. İcra müdürüne verildi karar, tamam dedi tedbiri kaldırıyorum, gerekli yazıyı yazıyorum. Üç telefon geldi bu avukatların yanında. Bir tanesi başsavcılıktan geldiği anlaşılıyor. İkincisinin kim olduğu belli değil ama çok önemli bir zat olduğu kesin. Üçüncüsü Adalet Bakanlığı’ndan aranıyor ama onun kim olduğunu bilmiyoruz. Ve sonuç itibariyle birden avukatlar çıkarılarak o yazıyı yazacak olan müdür Adalet Bakanlığı’na çağrıldı. Saat 20.00 sıralarında hakimin kararı yok sayıldı. 15 Mayıs’taki bizim kongremiz iptal edilmiş oldu” dedi.
“ÜLKÜCÜLER HAKKINI ARAYAN BİR RESİM ORTAYA KOYDULAR”
“Ülkücüler hakkını arayan bir resim ortaya koydular” diyen Akşener, “Şimdi bütün onların yasal olduğunu varsayalım. Bir kongreyi polis marifetiyle engelleyemezsiniz. Cumartesi günü ben Anadolu Oteli’nin yanına gittim. Enteresandı birçok polis, TOMA, zincirli bariyerler ve otelin salonunun tutulduğu otel ile 3-4 kilometreden kesilen bir yol. ‘Buraya gelecek olan delegelerin kalmasına müsaade etmeyeceksiniz’ denildi. Bu ne demektir biliyor musunuz? İnsanların seyahat hakkını ortadan kaldıran bir tavırdır. Şimdi bütün bunları yaşadık biz ve o gün orada binlerce insan ve 748 delege şimdi bu insanlar orada durdular. Karşımızda duran polislere hiçbir en küçük hakaret içeren slogan atılmadı. Tek atılan slogan ülkücü hareket engellenemez denildi. Arada birde şehitler ölmez vatan bölünmez sloganları atıldı. Ve ondan sonra da olgunluk içerisinde oradaki topluluk ayrıldı. Şimdi ülkücü hareketle ilgili yılardır söylenen ve Sayın Bahçeli’yi sizin bulunduğunuz tarafta bulunanlar tarafından alkışlayan bir taraf vardı, o da sokaktan çekilen ülkücüler. O gün ülkücüler Türkiye’ye bir şey gösterdi. Son derece olgun, demokratik teamüllere uygun hukukun üstünlüğüne inanan ama direnen, hakkını arayan bir resim ortaya koydular” diye konuştu.
“BİZ KENDİ İÇ MESELEMİZ GİBİ KONGRE YAPMAYA ÇALIŞIRKEN BİR TARAFTAN DA AK PARTİ’NİN İÇ İŞİ OLMUŞUZ”
Akşener, “Şimdi biz kendi iç meselemiz gibi kongre yapmaya çalışırken bir taraftan da AK Parti’nin iç işi olmuşuz, bunu anladık. Ama bir diğer taraftan da ülkemizin üzerinde, insanımızın üzerinde oluşturulan o şeffaf camı çatlattık biz. Yani 12 12. Sulh Ceza Mahkemesi’nde alınan kararlar. O gün beni arayanların sesindeki heyecan artı şaşkınlığı anlatmam mümkün değil. İçişleri Bakanlığı’na atandığım gün bu kadar aranmamıştım. Bir taraftan sevinç bir taraftan şaşkınlık. Yani ben bunu Sayın Cumhurbaşkanının izlemesini isterim. Etrafındaki insanların ve onu çok seven gazete yazar ve çizerlerinin veya patronlarının ortaya koyduğu üstün performansın böyle bir sonucu olduğunu gözlemledim. Sayın Cumhurbaşkanı istemezse bu ülkede her şey altüst olur, o istemezse hiçbir şey olmaz. Bu kanaatin seçilmiş bir insan için ne kadar tehlikeli olduğunu buradan bir anekdot olarak paylaşmak isterim” dedi.
“EĞER O BİR NUMARALI KOLTUĞA ADAY OLMAYA KALKIŞIRSANIZ CIA AJANI OLURSUNUZ”
Paralelci olduğu iddialarına ilişkin değerlendirmelerde bulunan Akşener, “Bizim partimizde şöyle bir özellik vardır. Şöyle derler, bir numaralı sandalye hariç her yere aday olabilirsiniz. Eğer o bir numaralı sandalyeye, koltuğa aday olmaya kalkışırsanız CIA ajanı olursunuz, MOSSAD ajanı olursunuz. 2012’de Sayın Koray Aydan’a denildiği gibi cemaatin desteklediği aday olursunuz. Rus ajanı olursunuz, her şey olursunuz. Sonra gelinir denilir ki bir çaycının bile aday olur ama sen olamazsın. Mesela 2012’de ben Sayın Bahçeli’ye oy vermiştim, onu desteklemiştim ama Sayın Aydın ile ilgili yapılan bu isnatları tamamen iftira olarak nitelendirmiştim. Kendi imkanlarım ölçüsünde bunun yanlışlığı üzerinde durmuştum. Aynı şekilde yıllar evvel Sayın Özdağ için ortaya konulan isnatları iftira olarak değerlendirmiştim. Zaten Sinan Bey ile ikimizin aynı anda geliştiği için işler dolayısıyla böyle bir Sayın Bahçeli’nin isnatlarını anlıyorum bunu ben. Ama Sayın Aydın’ı anlamadığımı ifade etmek isterim. Sebebini o söylemek zorunda. Dolayısıyla bizlere paralel diyenlerin kendileri yamuk” diye konuştu.
“ADAYLIĞA 1 KASIM SEÇİM SONUÇLARI VE MHP’NİN OY KAYBI ETKİLİ OLDU”
Kendisini adaylığa iten nedenlerin ne olduğu sorulan Akşener, “1 Kasım seçim sonuçlarının getirdiği bir travmatik bir durum oldu. Benim için sürpriz oldu, çünkü bana Sayın Bahçeli ‘dinlenecek’ demişti. Ben sadece dostların, arkadaşların üzerinde telefon trafiği üzerinden oy istedim. Sokağa çıkmam da yasak olduğu için dolayısıyla doğrusu halkı göremedim. Bir kişi beni arayıp da Meral Hanım şurada gelip bir konuşma yapın demedi. İkincisi genel merkezden beni talep eden teşkilatlarımız oldu. Milletvekili adaylarımız oldu, onlara da evet cevabı verilemedi. Sonra Sayın Bahçeli televizyonlara çıkıp dinlenecek o hanımefendi dedi. Eh biz de büyük sözü dinleriz bende dinledim ama çeşitli ilerde arkadaşlarımız var, kazanmasını istediğimiz arkadaşlarımız var. Oralarda ben dostum, arkadaşım, akrabalarım tanıdığım kim varsa ciddi bir telefon trafikleriyle ben çalıştım. Şimdi bu sonuç tartışılması gereken bir sonuçtur. Nasıl olur da 5 ayda 40 milletvekili ve 2 milyona yakın bir oy gider. Bunun bir tartışılması lazım. Öncelikle bir adaylık kimsede yoktu. Önce şu kurultay yapılsın dendi. Zaten birinci aşaması seçimli değil kurultayın. Şuana kadarda hepimiz aday adayıyız. Kurultay toplanır konuşulur ve sonra seçime geçildiği takdirde Sayın Bahçeli de aday olduğu zaman belki de o kazanacaktı. Şimdi orada bir inatlaşma başladı. İki grupla inatlaşmam. Biri ülkücülerle diğeri Türk milleti ile inatlaşmam.
Şimdi böyle bir inatlaşmanın yaşandığı süreç ortaya çıktı. Sonra çok incitici, çok çirkin söylemler gündeme geldi. Delegelerimiz, hepimiz çeşitli şekillerde isnatlara iftiralara uğradı ama bütün bunlara büyük bir sinir savaşıyla medeniliğimizi ve saygı dilimizi bozmadan davrandık. Asıl olanı şu bir başarı olmuş olsaydı hiç kimse bir şey tartışamayacaktı. Ama bir başarısızlık var ortada. Bu nedenler ortak tartışılmalıydı. Ama bugün biz iktidar olacağız dediğim için ben başbakan olacağız dediğim için birden bire iktidarın ne kadar kötü bir şey olduğu anlatılır oldu. Böyle bir siyasi yapı olabilir mi? Dolayısıyla netice itibariyle binlerce insan bu hareket için çalışıyor” dedi.