NİZAMI ALEM DAVASI
Rahmetli Türkeş’in adını koyduğu bizim kuşakların baş koyduğu davanın adıydı.. zaman, zaman her ülkücü mutlaka düşünmüştür ..
Özellikle bizim kuşaklar en çok çeken kuşaktır. yanlarında arkadaşlarımız vurulmuştur yarası hafif olduğunu bilenler ameliyathaneler önünde , daha ağırlar alınsın diye saatlerce beklemiştir..canı gibi sevdiklerini omuzlarında taşımışlar o şehitlerin analarına kardeşlerine rastladıklarında yüzleri kızarmıştır… ne günlerdi o günler… eve gelirdik onlarca kardeşimiz evde gard aşlarımızın evlerine giderdik analarımız baş tacı ederdi… geçenlerde halil gard aşımızın dediği gibi sabahcı bakkaldan zeytin alınır üzerine biber dökülür bir de limon bulduk mu on onbeş ekmek enaz yirmi beş otuz kişi başına toplanır bir zeytini iki defada yer şükrederdik…. siyaset hiç umurumuzda dahi olmazdı ..düşünmezdik varsa yoksa Türk İslam ülküsü zaman zaman siyaseti köşesinden yaşardık oda rahmetli Türkeş geldiğinde bizim için siyaset tek kişilik bir ordu gibi gördüğümüz rahmetli idi …partinin bizi sıktığını hissederdik MHP gençlik kolları başkanı dendiğinde öylesine bakar onu sanki bir hiç gibi düşünürdük ama bir ocak başkanı ocak ikinci başkanı hatta yönetimdeki insanlar ulvi bir değer taşır gibi bakardık…
Cenazelerde ölüme aday insanlar gibi durur, defin işlemi biter bir köşeye çekilince saatlerce göz yaşı dökerdik bazen düşünürüm keşke hiç büyümeseydik… hep o yaşlarda yaşayıp o yaşlarda şahadete erseydik ….abiler bizlerin gözlerinde birer akıl hocası onları dinlerken acaba bir şeyler sorar mı diye pürü dikkat dinler mahcup olmamak için her şeyimizi ortaya korduk..
Allah var onlar bizim kuşakları incitmez aksine göz bebekleri gibi bırakırlardı..hele bir Ankara’ya gelince genel başkanı görünce bacaklarımız titrer bir emri olacak mı diye gözlerinin içinden gözlerimizi ayırmazdık sene 77 Yozgat ocağın açılışında Selahattin sarı genel başkan bizler ta Malatya’dan bir otobüs Yozgat’a gittik genel başkan ülkücüler kadrolar ordusudur demişti bu dahi tuhafımıza gitmişti ne demek istedi diye eğitimcilerden Muammer Çındır’lı seminerde öyle şeyler anlatırdı ki kendimizi sorgulardık niye eksik kalmışız diye ramiz abilerin sohbetini dinlerken bacaklarımız çakşardı .. Türkeş’i dinlerken nefes almazdık .. edep vardı haya vardı ülkü ocakları edepliler ordusuydu bugün ak saçlılar ordusu olduk yinede içerimiz kıpır, kıpır Muhsin başkanın dediği gibi..yine heyecanlanır olduk büyüklerin o mütavazi uslupları gitmiş koltuklar davanın üzerine çıkmış şehitler unutulmuş davanın altın çocuklarına sehven de olsa ağıza alınmayacak sözler söylenmeye başlanılmış velhasıl utanır olduk ar duyar olduk zul duyar olduk korkmuyoruz çünkü o çizginin içerisinden geldik vurulmaktan da vurmaktan da korkmuyoruz sadece bekliyoruz en yetkili ağızlardan durdurun bu onursuzca dönen çarkı …
İnsanın hasmı dahi her kelimeyi seçerek söyler bazı sözler vardır söylersin eller hemen oynar sonunu düşünmez dinleyenler ve derizki buyrun eskileri yeniden yaşıyalım eskilere dönelim sizler Türkeş olamazsınız ama bizler o günün çocukları çok çabuk oluruz saygılar
Doğan SARI