Sarılan sarılana Adnan Oktar Said-i Nursi ye Sarıldı
Cezaevinde 15 günde 200 avukatla ‘olağan akışa uygun olmayacak şekilde’ görüştüğü için hakkında yeni dava açılan suç örgütü lideri Adnan Oktar, başka bir cezaevine nakledildi. Adnan Oktar, 2 yıldır bulunduğu Erzurum Dumlu Kapalı Cezaevi’nden, Van Başkale Kapalı Cezaevi’ne nakledildi. Naklin gerekçesi ‘güvenlik’ olarak açıklandı. İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı Terör ve Örgütlü Suçlar Soruşturma Bürosu, Adnan Oktar hakkında yürüttüğü soruşturmada “Cezaevinde kaldığı dönemde, 15 gün gibi kısa sürede yaklaşık 200 avukat ile olağan akışa uygun olmayacak şekilde, “hukuki yardım” adı altında görüşmeler gerçekleştirdiğini” ve “örgütü diri tutmaya çalıştığını” belirtmişti. Bu soruşturma sonucu hazırlanan iddianame kabul edilmişti.
Suç örgütü lideri Adnan Oktar’ın avukatı Oktar’ın Van’a nakli üzerine yaptığı açıklamada “Müvekkil Adnan Oktar, çok sevdiği üstadının “vatanım” dediği ve ahir zamanda risale-i nur’a değer veren bazı kimselerin ziyaret edeceklerini söylediği Van’a sevk edilmiştir” ifadelerini kullandı.
Cinsel istismardan cinayete varan suç listesiyle tanınan bilim karşıtı fikirleriyle bilinen Adnan Oktar örgütünün Atatürk ve cumhuriyet düşmanı Said-i Nursi’ye sığınması dikkat çekti. Avukat Adnan Oktar adına yaptığı açıklamada “Müvekkilin Üstadı, eserlerinden çok faydalandığı büyük İslam alimi Bediüzzaman Said Nursi de hayatının büyük bölümü baskı ve zulüm altında, sürgün ve hapislerde geçmiş mübarek bir şahıstır.
Burada belirtmemiz gerekir ki, Bediüzzaman Said Nursi açısından, müvekkilin son olarak nakledildiği Van şehri büyük bir öneme sahiptir. Nitekim “vatanım” dediği, uzun yıllar kaldığı, kendi kurduğu Horhor Medresesi’nde birçok talebe yetiştirdiği Van şehriyle alakalı olarak “Münazarat” isimli eserinde dikkat çekici bir anlatımda bulunmuştur” ifadelerini kullanarak Said-i Nursi’nin bir kitabından alıntı da yaptı. Adnan Oktar’ın açıklamasında Said-i Nursi’den yaptığı alıntı şöyle:
“… Nurun sözünü dinleyen ve bir nazar-ı hafî-i gaybî ile bizi temâşâ eden (görünmeyeni görecek şekilde seyreden) Said’ler, Hamza’lar, Ömer’ler, Osman’lar, Tâhir’ler, Yûsuf’lar, Ahmed‘ler ve saireler! Sizlere hitap ediyorum. Başlarınızı kaldırınız, “Sadakte” (doğru söyledin) deyiniz. Ve böyle demek sizlere borç olsun. Şu muâsırlarım, varsın beni dinlemesinler. Tarih denilen mazi derelerinden sizin yüksek istikbalinize uzanan telsiz telgrafla sizinle konuşuyorum.
Ne yapayım, acele ettim, kışta geldim; sizler cennet-âsâ bir baharda geleceksiniz. Şimdi ekilen nur tohumları, zemininizde çiçek açacaktır. Biz, hizmetimizin ücreti olarak sizden şunu bekliyoruz ki: Mazi kıt’asına geçmek için geldiğiniz vakit, mezarımıza uğrayınız; o bahar hediyelerinden birkaç tanesini medresemin mezartaşı denilen ve kemiklerimizi misafir eden ve HORHOR TOPRAĞININ KAPICISI OLAN KALENİN BAŞINA TAKINIZ. Kapıcıya tenbih edeceğiz; bizi çağırınız. MEZARIMIZDAN “NE MUTLU SİZE!” SADÂSINI İŞİTECEKSİNİZ. Hatta misafirlerimizin gölgeleri bile mezartaşımızdan bu sadayı işitecektir. Şu zamanın memesinden bizimle süt emen ve gözleri arkada maziye bakan ve tasavvuratları [düşünceler] kendileri gibi hakikatsiz ve ayrılmış olan bu çocuklar, varsınlar, şu kitabın hakaikini (doğru gerçekler) hayal tevehhüm (kuruntu) etsinler. Zira ben biliyorum ki, şu kitabın mesâili [meseleler] hakikat olarak sizde tahakkuk (gerçekleşme) edecektir.”
Oktar, bu alıntıdan sözde ‘mehdi’liğine ilişkin işaretler çıkarmayı da ihmal etmedi. Oktar’a vekaleten avukatının yaptığı açıklamada şöyle denildi: “Bu alıntıda görüldüğü üzere, kendi döneminde eserlerinin değeri çoğunluk tarafından anlaşılmamış olan Bediüzzaman Said Nursi, Risale-i Nur’u rehber edinmiş bazı kişilerin ahir zamanda, bir bahar vaktinde Van Kalesi’nde bulunan Horhor Medresesi’ni ziyaret edeceklerinden ve o sırada yaşanacak bazı olaylardan bahsetmektedir.
Eserinde anlattıkları diğer hususlar gibi bu olayın da bir hayal değil ahir zamanın ilerleyen döneminde yaşanacak bir gerçek olduğunu belirtmektedir. Anlatılanlar üzerinde düşünüldüğünde dikkati çeken bir husus, müvekkilin nakledildiği Van Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumu ile söz konusu Horhor Medresesi’nin aynı bölgede, yani Van’ın Tuşba ilçesinde yer almalarıdır. Bediüzzaman Said Nursi, anlatımlarından anlaşıldığı kadarıyla söz konusu ziyareti gerçekleştirecek olanları mümin birer kardeşi olarak görmekte, onları gösterdikleri sadakatlerinden ve hizmetlerinden dolayı daha yaşanacaklar gerçekleşmeden müjdelemektedir.
İşte müvekkil Adnan Oktar kaderin akışında Van’a nakledilmesini çok sevdiği üstadı Bediüzzaman Said Nursi’nin ve birçok talebesinin vatanına, “Münazarat” isimli eserdeki anlatıma da örnek teşkil edecek bir ziyaret olarak görmektedir.”Avukat, müvekkili suç örgütü lideri Adnan Oktar’ın ‘çok sevdiği kardeşlerinin yanında olmaktan dolayı son derece mutlu olduğunu’ aktararak örgütün mensupları arasındaki bağın sürdüğünü de gözler önüne serdi.
Kaynak: Odatv.com