Sayın Milli Eğitim Bakanı’na Çağrı
Tarihi safsatalardan ve kulaktan dolma bilgilerle değil, birden fazla görüşü aynı anda tartışarak ortaya konmalı ki tarih olsun. Kitap ve kütüphane kültürünün zayıf olduğu, bugünün anlaşılması ve geleceğe hazırlanabilmek için sağlam ve doğru tarih bilgisi şarttır. Bunun için okullarda tarih dersleri yeniden oluşturulması zaruridir. Tarih nesnel yargılar içerisinde kalarak öğrencilere aktarılmalıdır. Tarihe iyi güzel çirkin kötü gözle bakmanın bize ve geleceğimiz olan gençlere kazandıracağı bir değer yoktur. Yıllardır uygulanan müfredat programı göstermiştir ki bu anlayış eksik ve yanlıştır. Geçmişini bilmeyen nesiller geleceğe güvenli adım atamaz. Biz yetişen gelecek nesillere tarafsız bir tarih bilinci verirsek yarınımızı teminat altına alırız. Türk tarihi sadece hamasi söylemler ile veya karalama propagandası ile öğretilmemeli.
Türk tarihi gündelik siyasi çıkarların üzerinde tutulmalıdır. Bana göre ona göre tarih anlayışı olmaz. Asırlar önce Bilge Kağan’ın kitabelerde yaptığını niçin bugün yapamıyoruz? Göktürk kitabelerinde Bilge Kağan geçmişi ile yüzleşme cesaretini göstermiş ve milletine bunu anlatmıştır. Yapılan hatalar kitabelerde sıralanmıştır. Bugün geldiğimiz durum tam bir facia. Tarihi televizyon dizilerinden öğrenen bir toplum var karşımızda. Sayın Bakanım, Tarih geleceğe ışık tutan bir yol gösterici millet olma bilincidir. Bu nedenle bilgilerin doğruluğu ve uzman kişilerin ürünü olması lazım. Nesnel bir yaklaşım sergilemek gerekli tarihi aktarırken. Arşiv çalışmaları için özel gayret gösterilmeli. Tarih tek kutuplu olarak ele alınmamalıdır. Özellikle Osmanlı tarihi ile başlayan ve Cumhuriyet tarihine uzanan süreç çok önemli.
Çünkü bu dönemler için herkes her kafadan uzman kesiliyor. İsine gelen iyi işine gelmeyen kötü. Böyle bir anlayış ile bugüne kadar bir arpa boyu yol alınmamıştır. Bugün hâlâ Osmanlı dönemi ile ilgili sağlıklı bir sonuca ulaşılmamıştır. Cumhuriyet dönemi ile ilgili tartışmaların ise sayısı belli değil. Yeniden yeni bir tarih anlayışına ihtiyacımız var. Niçin tek pencereli bir tarih oluşturalım? Niçin gündelik siyasi tartışmalar ortasında bırakalım tarihimizi? Tarihi bu derecede gündelik siyasetin tartışma aracı olarak kullanma ihtiyacı nereden doğuyor? Gündelik siyasetin veya belirli ideolojilerin zihinleri yönlendiren ve mecburi ihtiyaca dönüştüren müdahaleyi bir an önce ortadan kaldırmak gerekli. Tarih kapsamlı bir şekilde işin ehli kişilerce tartışılmalı ki bir sonuca ulaşalım. Yıllarca Yavuz Sultan Selim ile Şah İsmail’in mücadelesine nasıl bakıldığı ortada.
Bu konu bile çocuklarımıza tarihi nasıl ve hangi ideoloji için öğrettiğimizin göstergesidir. Yıllarca Şah İsmail kötü olarak verilmiş ve olay basit bir mezhep mücadelesi olarak gösterilmiştir. Bu ne kadar doğru bir yaklaşım. Türkiye’de tarih kapsamlı olarak tartışılmamıştır. Tarihi safsatalardan ve kulaktan dolma bilgilerle değil, birden fazla görüşü aynı anda tartışarak ortaya konmalı ki tarih olsun. Farklı düşünen farklı bakış açısı getiren fakat belge ve bilgileriyle uzmanlar tarafından tarih yeniden kaleme aldığı gün yarınımız aydınlatacak. Bu iş için de okullarda okutulan tarih gerçek tarih olmalı. Mesela Kut-tul Amare zaferi bizim natoya girişimizle İngilizlerin isteği ile kim tarafından tarihimizden kaldırıldı? Bunu öğretmek tarihe bir borcumuz değil mi? Şimdi buna sebep olanları kutsamanın bir mantığı var mı? Bu zafer niçin yıllarca saklandı? Tarihe ideoloji gömleği giydirmeden bakmasını bilmeliyiz. Kök Türk Kitabelerinden başlayıp günümüze kadar gelen Türk tarihi ele alınışı bakımından sakıncalıdır. Bizim için iyi olanı kutsayıp göklere çıkarıyor beğenmediğimizi de yerin dibine sokmaya çabalıyoruz. Hata yapma lüksünü bile vermiyoruz geçmişimize. Ya gök sultan ya da kızıl sultan diyoruz.
Bunu yaparken de tek referansımız ideolojimiz oluyor. Günlük burçlar gibi tarihe bakışımız da sürekli değişiyor. Her gelen ideoloji kendi bakışıyla tarihi dayatıyor bize. İbret alınmadığını için mi tarih tekerrür ediyor yoksa ibret alınacak tarihi gerçekler zamanın çöplüğünde çürümeye bırakıldığı için mi? Tarihin tarih gibi anlatıldığı bir yeni dönem bekliyoruz sayın Bakanım. Yalandan ideolojik bakıştan arınmış bir tarih. Bu evlatlarımıza bırakacağımız en büyük miras olacaktır. Gelin tarihi yeniden nesnel bir şekilde gündelik siyasetin gölgesi altından çıkarıp magazin içerisine hapsetmeyen bir anlayış ile yazalım. Ezbercilikten uzak gerçek tarih… Neden? Niçin? Nasıl? diye sorgulayan bir nesil için bunu bir an önce hayata geçirmek gerek. Ucuz hamaset söylemler ile slogan üzerine kurulmuş bir tarihin vereceği ne olabilir ki? Saygıyla arz ederim.
DOĞAN AY