TAŞ MAĞAZA
Soykan parkının bulunduğu yeşil alanın sağ köşesinde yani Edison tarafında bulunan tamamen taştan şirin bir mekandı Taş Mağaza. Sahibi Malatya kuyumcularının duayeni ve hayırseverlikleriyle tanınan Alacahanlı Hacı Azmi Efendi’dir. Şu anda Malatya’da kuyumculuk yapan bir çok eski esnafın babasının Taş Mağaza’da kalfalık yaptığını söylersem mübalağa etmiş olmam. Nuri Akbez, Tahsin Turgut, Mustafa Kösem, İrfan Kösem, Asım Kösem, Mükremin Şenyiğit, Kara Hacı lakaplı Hacı Durmaz ve birçoğu rahmetli olan kuyumcular, oğulları Mithat ve Talat Alacahanlı ile Taş Mağaza’da kalfalık yapmış ya da başka bir deyişle Hacı Azmi’nin rahle-i tedrisinden geçmişlerdir.
Ahilik kültürünün tüm kurallarının uygulandığı, usta çırak ilişkisinin çok önemli olduğu bu yıllarda Hacı Azmi Efendi’nin söze verdiği değer ve kendine has kuralları, yanında kalfalık yapan ileriki yılların büyük kuyumcuları olacak isimlere birer şiar olmuş ve Malatya’da kuyumculuk son yıllara kadar sözüne güvenilir emin insanların yaptığı bir meslek haline gelmiştir. Onun için her meslekte çek senet varken kuyumculukta sadece söz yeterlidir…
Hacı Azmi Efendi Nev-i şahsına münhasır bir kişilikti; örnek mi? Taş Mağaza’nın kalabalık olduğu bir gün, kalabalığın içinden bir ses: – Yahu bir saattir paramı verdim, bekliyim. Şu gremisemi verin de gidem! Kısa bir sessizlik olur… Kalfalardan biri: – Ne parası gardaş? Sen para mara vermedin. – Nasıl vermedim? Demin verdim ya… – Vermedin… – Verdim… Hacı Azmi Efendi’nin sesi duyulur: -Beyfendinin gremisesini versenize!!! Gremise verilir ve adam gider. Olanların hepsine şahit olan ustanın bu tavrı kalfaları şaşırtmıştır ve sorarlar: -Usta bu adam sahtekar, para vermedi ki… -Biliyorum ama bu adam dışarı çıkıp, “Hacı Azmi benim altınımı vermedi” diye bağırınca, etrafına yüz kişi toplansa, doksan kişi inanmaz ama ya on kişi inanırsa?İsmimizi lekelemeye değer mi? Komşularından birinin evi izale yoluyla satılacaktır.
Komşu Azmi Efendiye gelerek izaleye girmesini aksi halde evin çok ucuz bir fiata gideceğini söyleyerek ricada bulunur. Hacı Azmi Efendi, bu ricayı kırmaz ve mahkeme günü satışa icabet ederek evin fiyatının istenen seviyede satılmasını sağlar. Ev sahibi memnun mesut bir şekilde Hacı Azmi Efendiye teşekkür eder . Bir süre sonra aldığı evi satan Hacı Azmi Efendi satın aldığı fiyatın üstünde bir fiyata evi satar. Dükkandan çektiği ev parası kadarını dükkana verdikten sonra kalan parayı da ev sahibine gönderir.
Dükkandakiler bu edilen karın dükkanın hakkı olduğunu, neden ev sahibine verdiğini sorduklarında aldıkları cevap manidardır. -Biz bu evi kar etmek için almadık ki, komşuya yardım edelim diye aldık… Hacı Azmi sosyal adalete inanan bir insandı, herkesin iyi kötü evine ekmek götürmesinin toplumun huzuru için olmazsa olmaz olduğunun bilinciyle hareket ederdi.
Akşam eve giderken seyyar satıcıların elinde kalan ne kadar çürümeye yüz tutmuş bir gün sonraya kalsa dökülecek olan sebze, meyve varsa alır eve gönderirdi. Evde hanımı Naciye Hanım ve gelini Şefkat Hanım sorduğunda, “Ben evime huzur içinde geliyorum, onlar da huzur içinde evlerine gitsinler…” derdi. Hamalların boş kalmaması için gerekli gereksiz bir çok şeyi eve gönderir, hatta eve bazan yalnız bir külek yoğurt götüren hamalın küfesine torunu Fuat da biner, küfede gider gelirlerdi. Naciye Hanım hamala ne getirdin diye sorunca dili dönmeyen hamal, “Bi foout bi de yoğhuut getirdim” derdi. Malatya’nın en korunaklı dükkanı ve sayılı kasalarına sahip olan Hacı Azmi bir nevi banka gibi bir çok kişinin parasının emniyetle muhafaza edilmesini sağlayan, güven ve emniyet timsali nesli tükenen insanlarımızdan biriydi. Ölümünden sonra oğulları Mithat ve Talat Alacahanlı tarafından devam ettirilen Taş Mağaza bugün özlemini çektiğimiz asırlık bir aile işletmesi olarak bir abide gibi işlevine devam etmektedir. Bugün yine herkesin bilmesi gereken bir ismi andık, sizlere de hatırlattık… Hacı Azmi Efendi, eşi ve oğulları Hikmet ve Mithat Alacahanlı’ya rahmet … Oğlu Talat Alacahanlı ve sevgili torunlarına sağlıklı bir ömür diliyorum… Selam olsun Malatya’mın güzel