Türk Eğitim Sen MALATYA Şubesi, Milli Eğitim Binasının Önünde eylem yaptı
Kıymetli eğitim çalışanları, değerli basın mensupları…
2022-2023 eğitim öğretim yılının tüm camiamıza hayırlı ve uğurlu olmasını diliyorum, basın açıklamamıza hepiniz hoş geldiniz.
Kamuoyunun da malumu olduğu üzere 2022-2023 eğitim öğretim yılı tüm eğitim çalışanları için oldukça sorunlu bir şekilde başlamıştır.
Evet, eğitim çalışanları yeni eğitim öğretim yılına huzursuz ve mutsuz girmişlerdir. Biz Türk Eğitim Sen MALATYA şubesi olarak bugün bu alanda, gelecek nesillerin mimarı öğretmenlerimizin ve diğer tüm eğitim çalışanlarının haklı taleplerini haykırmak ve içinde bulunduğumuz kaygı verici ortamın düzeltilmesi gerektiğini hatırlatmak için toplanmış bulunmaktayız.
Öncelikle tüm yetkililere ve karar vericilere sesleniyoruz; haklı taleplerimize kulak tıkamayın ve bizi dikkatle dinleyin.
Değerli arkadaşlar,
1-Eğitim bir bütündür ve bir ekip işidir. Tüm eğitim çalışanları bu ekibin vazgeçilmez bir parçasıdır. Milli Eğitim Bakanlığı’na bağlı tüm kurumlarda öğretmenlerimizin yanında farklı kadro ve unvanlarda tüm eğitim çalışanları eğitim öğretim süreçlerinin sorunsuz ve sıkıntısız geçmesi için ellerinden geleni yapmaktadırlar. Durum böyle iken her yıl Eylül ayında verilen Eğitim Öğretim ödeneğinin en az 1 maaş tutarında olmasının yanı sıra, bunun tüm eğitim çalışanlarına verilmesi öncelikli taleplerimiz arasındadır.
2- Kıymetli katılımcılar, Özellikle son yıllarda eğitim kurumlarında atama ve görevde yükselme kriterleri maalesef göz ardı edilmiş, liyakat kavramı unutulmuştur. Mülakatlar sayesinde çalışanlar baskı altına alınmış ve haksız uygulamalar ortaya çıkmıştır. Bir kez daha ifade ediyoruz mülakat haksızlıktır, adaletsizliktir ve birilerine çıkar sağlamaktan başka bir işe de yaramamaktadır. Mülakat kavramı tüm bileşenleri ve gerekçeleri ile birlikte kamudan tamamen çıkarılmalıdır.
3-Bir başka sorunumuz, 3600 ek göstergenin kapsamı genişletilirken eğitim çalışanları unutulmuş ve üvey evlat muamelesi görmüştür. Üniversite eğitimini tamamlamış bir eğitim çalışanının diğer üniversite mezunu çalışanlardan ayrı düşünülmesi haksızlıktır. Dolayısıyla Milli Eğitim Bakanlığına bağlı kurumlarda görevli tüm çalışanların ve dahi 2008 yılından sonra göreve başlayanların da 3600 ek göstergeden yararlanması gerekmektedir.
-Yine sözleşmeli olarak çalışan tüm eğitim çalışanlarına verilen kadro sözü geciktirilmeden hayata geçirilmeli ve tayin, terfi gibi sorunları da bir an önce çözülmelidir.
4-Kıymetli eğitim çalışanları, değerli basın mensupları…
Hepimizin malumu olduğu gibi Öğretmenlik Meslek Kanunu 14 Şubat’da kanunlaşarak yürürlüğe girmiş ve 12 Mayıs’da yönetmeliğin ilanı ile birlikte birçok sorunu ortaya çıkaran bir süreç başlamıştır. Türk Eğitim Sen’in yıllardan beri karşı çıktığı “Sınavla Kariyer” uygulaması yeniden karşımıza çıkmış, tecrübelerimiz ve önerilerimiz maalesef göz ardı edilmiştir.
Bizler TÜRK EĞİTİM SEN üyeleri olarak 2005 yılından beri Kariyer Basamaklarında düzenleme yapılmasını, kıdeme dayalı bir sistemin oluşturulmasını defalarca dile getirmiş bir sendikayız. Dün ne söylediysek bugün de aynı noktadayız ve sözümüzün arkasındayız.
TÜRK EĞİTİM SEN Genel Merkezi yönetmeliğin yayınlanmasından 13 gün sonra Danıştay’a dava açarak sınav başta olmak üzere bazı hükümlerin iptalini ve yürütmenin durdurulmasını istemiştir, bu da tavrımızın net göstergesidir.
Öğretmenlik Meslek kanunu diye sunulup, içerik itibariyle sınav yönergesinden öteye geçmeyen, iş olsun diye önümüze konulan 2 sayfalık bu yasa öğretmenler nazarında ’’bir meslek kanunu olmaktan çok uzaktır.”
Alanında ihtisas eğitimini tamamlayıp üniversiteden mezun olmuş, kpss’de başarılı olmuş, mülakatı geçmiş, adaylık kaldırma sınavında yeterliliğini ispatlamış mesleğinde yılları geride bırakmış öğretmenlerimize, meslek hayatları boyunca bir kez dahi karşılaşmayacakları eğitimler dayatma ile verilmiştir…
Burada toplanan üyelerimiz elbette eğitim verilmesine karşı değildir ama mesleği eğitimin bizatihi kendisi olan öğretmenlerimizin önlerine, 12 farklı branştan, yüzlerce sayfalık not ve düşük cümlelerle oluşturulan yüzlerce saatlik video bırakıp, eğitim adı altında tamamen ezbere dayalı bir sınavın içine çekmek, gelen haklı itirazlara da, korkmayın sınav kolay olacak, 70 alırsan maaşına 1000 TL zam yapılacak demek, öğretmenlerimizi incitmekten, onurlarını kırmaktan başka hangi işe yarayacaktır? Öğretmenlik mesleği, uzmanlık alanı olması münasebetiyle sınavla ölçülecek basit bir iş değildir ve bunu anlamak istemeyene mesleğimizin gereği deyip döne döne anlatmaktan imtina etmeyeceğiz…
Kariyer basamaklarındaki gaye üzüm yemekse yıla ve kıdeme göre uzman ve başöğretmenlik verilir sorun çözülür ama maksat bağcıyı dövmekse eğitim öğretimin en yoğun olduğu bu günlerde öğretmen 40 kişilik sınıflarda öğrencisine mi zaman ayıracak, okul ve pansiyon nöbetlerini mi tutacak, yıllık plan ve zümre mi hazırlayacak, verilen kulüp ve rehberlik çalışmalarını mı yapacak, sınav görevleriyle mi uğraşacak, özellikle okul öncesi öğretmenleri kastederek söylüyorum ÖBA üzerinden resen verilen seminerlere mi katılacak yoksa bunların hepsini bir kenara bırakıp 1 ay içinde uzman öğretmenlik sınavına mı hazırlanacak?
Buradan tekraren hatırlatmak istiyoruz; öğretmenlik mesleği zaten kanunda ihtisas mesleği olarak ifade edilmişken, çıkarılan kanunda bile uzman/baş öğretmenlik ayrımı net biçimde ifade edilmemiş ve bu öğretmenlerimizin herhangi bir görev tanımı yapılmamışken ezbere dayalı bir sınav ile kariyer basamakları belirlemenin ne faydası olacaktır. Öğretmenlik meslek kanunu bu haliyle çalışma huzurunu ve iş barışını bozacaktır, öğretmenler arasında ayrışmaya yol açacaktır. Gelin hep birlikte kanunu yeniden düzenleyelim. Yoksa öğretmenler odasına nifak sokmuş, günden güne artan veli baskısına bir yenisini ekleyip öğretmenlerimizi velilerin tercihine sunmuş oluruz. Ayrıca bu unvanlardan elde edilen ücret farklarının da “eşit işe eşit ücret” ilkesine aykırı olacağını hatırlatıp ülkemizin irfan ordusu olan öğretmenlerin unvana değil, insanlık ve meslek onuruna yakışan bir itibara ihtiyacı olduğunu tekrardan hatırlatıyoruz.
TÜRK EĞİTİM SEN olarak teklifimiz de fikrimiz de 2005’ten beri aynıdır;
Nitekim 8 Aralık 2021 tarihinde yine tam bu noktada, Hiç kimse meydanda yokken il milli eğitim müdürlükleri önünde bu düşüncelerimizi ifade etmiştik.
“Meslekte 10 yılını dolduran uzman öğretmen, 20 yılını dolduran baş öğretmen olmalıdır” demiştik ve bu iş düzelene kadar da söylemeye devam edeceğiz.
5- Değerli arkadaşlar,
Ülkemizde son dönemde oldukça popüler olan promosyon konusu hepimizin bildiği gibi ilimizde de oldukça sıcak bir gündem maddesidir. Göreve geldiğimiz Kasım ayı itibariyle ilimizdeki tüm eğitim çalışanlarında farkındalık oluşturmak adına diğer il ve ilçelerde yapılan promosyon anlaşmalarını kamuoyu ile paylaşmış ve bu konunun tüm eğitim çalışanları tarafından bilinmesini sağlamıştık. Konu ile ilgili olarak il milli eğitim müdürlüğümüze yapmış olduğumuz resmi başvuru ve birebir görüşmelerimiz tüm kamuoyu tarafından yakından takip edilmiştir. Eğitim çalışanlarına karşı sorumluluk anlayışı ile hiçbir şahsi beklenti içinde olmadan, tekraren ifade etmek istiyoruz, promosyon anlaşması çalışanların yüreklerine su serpecek şekilde revize edilmeli veya iptali sağlanmalıdır ve ayrıca Malatya’nın tüm ilçeleri de il milli eğitim müdürlüğü promosyon anlaşmasına dahil edilmelidir. Promosyon hususunda geldiğimiz son noktada hali hazırda anlaşması devam eden YapıKredi bankasının ikircikli tutumu ile karşı karşıya kalmış bulunmaktayız. Yapı kredi bankası tarafından güncelleme için önce teklif verilmiş ve daha sonra güncel rakamların çok uzağında olmasına rağmen teklif geri çekilmiştir. Diğer illerde daha düşük personel sayısına rağmen çok daha yüksek anlaşmalar yapıldığını , güncellemeler yapıldığını hergün basın yayın organlarından takip etmekteyiz. Bir tek emekliye bile 7500 TL gibi rakamların verildiği şu dönemde Malatya özelinde yaklaşık 15 bin eğitim çalışanını görmezden gelen ve hatta küçük düşüren bu seviyesiz tutumu şiddetle kınıyoruz. Bu tutumun devam etmesi halinde eğitim çalışanlarının en sert şekilde cevap vereceğini buradan bir kez daha haykırıyoruz. Türk Eğitim Sen olarak dün olduğu gibi bugün de bu konunun en yakın takipçisi olacağımızdan hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Kıymetli katılımcılar,
Basın bildirimize Başöğretmenimiz Mustafa Kemal Atatürk’ün “Eğitimdir ki bir milleti; ya hür, bağımsız, şanlı, yüksek bir topluluk halinde yaşatır; ya da esaret ve sefalete terk eder.” Sözleri ile son verirken; Türk Milleti’ni özgür, bağımsız ve muasır medeniyetler seviyesine çıkaracak yeni nesillerin öğretmenlerin eseri olacağını bir kez daha vurguluyor,
Öğretmene, eğitim çalışanlarına verilen değerin, eğitime ve ülkenin yarınlarına verilen değer olduğunu da bir kez daha ifade ediyoruz.
Katılımınız için hepinize teşekkür ederim.