ZENGİN BABA
Hani bir hikaye anlatılır ya ;
Zengin bir baba zenginliğin nimetlerini anlatmak için çocuğunu bir köye götürür
Ve fakir bir köylüye gün boyu misafir olurlar .
Çocuk, akşama kadar köyde vakit geçirir ,
Arkadaş olduğu çocuklarla oyunlar oynar ,
Bahçelerde meyve toplar, derelerde çimer,
Gün bitiminde, dönüş yolunda babası sorar ;
-İnsanların ne kadar fakir olduklarını gördün mü oğlum?
-Evet, gördüm baba …
-Peki ne öğrendin ?
Oğlu cevap verir ;
-Bizim evde zar zor bakabildiğimiz bir köpeğimiz var, onlarınsa dört.
-Bizim bahçede küçük bir havuzumuz var, onlarınsa sonu olmayan dereleri .
-Bizim bahçede birkaç tane elektrikli lamba var, onlarınsa sonsuz yıldızları .
-Bizim görüş alanımız beş on metreyle sınırlı, onlarınsa önünde sonsuz ufukları var.
Baba şaşırmıştır, diyecek bir şey bulamaz .
-Oğlan devam eder
-Ne kadar fakir olduğumuzu gösterdiğin için teşekkür ederim baba …
Sizin hiç köy hayatınız oldu mu?
Ben şehirde doğdum ve büyüdüm, ancak tatillerde köye dayımın ve yengemin yanına giderdim …
Harman zamanı, öküzlerle döven sürmek …
Damda yıldızları seyrederek yatmak …
Yeğenlerimle boğuşmak …
Derelerde çimmek…
Köy kahvesinde, dayımla arkadaşlarının sohbetini dinlemek…
Kuzuları yaymak, gıdiklerle oynamak
Ata binmek …
Pin den taze taze yumurtaları toplamak…
En hoşlandığım şeylerdi .
Agğhpun kokusu bile …
Güzel gelirdi
Köyün bir tek çeşmesi vardı ve onu nasıl sahiplenirlerdi, unutamam .
Hepsi bizim Çeşme derdi .
En sevmediğim de çeşme’den su getirmekti, çünkü sıra olurdu …
Her köyün bir delisi vardır ya, bizim köyün delisi de Şahin adında bir çocuktu.
Şahin’le saklambaç oynardık
Yıllar sonra gittiğimde Şahin ‘in saçları ağarmış, bir hayli yaşlanmıştı .
Daha sonra öldüğünü duydum.
O kadar çok unutamadığım ve şehirde yaşayamayacağım anım var ki …
Ben de o çocuğa katılıyorum …
Şehirde gerçekten çok fakiriz …
Atilla KANTARCI