TürkiyeSON - 02.05.2024 -

Oruç, Zekat, Fitre ve Sadaka Hakkında Sorular

Oruç, Zekat, Fitre ve Sadaka Hakkında Sorular

Oruç, Zekat, Fitre ve Sadaka Hakkında Sorular

Zekat nedir?

Zekat; dinin tarif ettiği ölçüde zengin olan Müslümanların yılda bir defa malının kırkta birini dinin belirlediği kimselere vermesidir.

Zekatı kimler verir?

Hür, Müslüman, akıllı, erginlik çağına gelmiş, asıl ihtiyaçlarından ve borçlarından başka nisab miktarı mala sahip olan ve malının üzerinden bir yıl geçen kimselere zekat vermek farzdır.

Fitre nedir?

Ramazan ayının sonuna yetişen, zekat vermekle yükümlü her hür Müslüman’ın vermesi gereken bir sadakadır. Fıtır sadakası da denir.

Fitre ne zaman ve kimlere verilir?

Fitre ne zaman ve kimlere verilir? Fitrenin Ramazan Bayramı’nın birinci günü bayram namazından önce hatta bayramdan daha önce Ramazan içinde verilmesi gerekir ki, verilen yoksul kimse de ihtiyaçlarını giderebilsin. Fitre; küçük, büyük, akıllı, akıl hastası, hasta, sağlıklı her Müslüman için verilir.

  • 5. Nisab miktarı mallar nelerdir?
  • 80 gram veya daha fazlası altın,
  • 560 gram veya fazlası gümüş,
  • 80 gr. altın miktarına eşit para,
  • Parayla aynı ölçüde ticaret malları,
  • 40 taneden fazla koyun ve keçi,
  • 30 ve fazlası sığır ve manda,
  • 5 ve fazlası deve.

Zekat kimlere verilmelidir?

Zekat, fakirlere, miskinlere, günlük yiyeceğini zor temin edenlere, yolda kalanlara, borçlulara, Allah yolunda cihat edenlere ve ilim öğrenenlere verilebilir. Zekat vermeye en yakınlardan başlanmalıdır.

Zekat kimlere verilmez?

Ana, baba, dede, nine, oğullar, kızlar ve bunlardan olan torunlar servetin kendisiyle korumaya alınıp desteklenmesi gerektiği için, bunlara zekat verilmez. Bununla beraber muhtaç olması durumunda; evlenerek başka aileye karışmış kız ve erkek kardeşlere, bunların çocuklarına yani yeğenlere, hala, amca, dayı, teyzeye ve bunun çocuklarına daha sonra diğer akrabalara ve komşulara zekat verilir.

Zekatı vermede çevremizdekiler uzaktakilere öncelikli değil midir?

Zekat ve fitre vermede ihtiyaç sahibi yakınlarımız ve malın kazanıldığı muhitteki diğer ihtiyaç sahipleri öncelikle hak sahibidir. Öyleyse çevremizdekilerin ihtiyaçları bir ölçüde karşılandıktan sonra uygun görülen uzak yerlere de gönderilmelidir ki; buralardaki kardeşlerimiz de ihtiyaçlarını karşılayıp bayram sevincini hep beraber tadabilsinler.

Zekat vermek için Ramazan ayını beklemek zarureti var mı?

Zekatı vermek için nisab miktarı mala hicri takvime göre bir yıl sahip olmak gerekir. Bu miktara sahip olunduğu andan itibaren bir yıl takip edilir ve dolunca zekat verme süresi başlar. Yani Ramazan’da verme şartı yoktur ancak Ramazan’da ibadetlere katlanarak verilen ecirler, oruçla yoksulun halini anlama kişileri Ramazan’da zekat vermeye sevk etmektedir.

Ticaret için olmayıp kullanmak için alınan arabadan, oturulan evden, kiraya verilen mülkten zekat verilir mi?

Bunlara zekat düşmez fakat eğer varsa getirdiği gelir üzerinden verilir.

Bir yıl dolmadan gelecekte verilecek zekatı şimdi vermek uygun mudur?

Zekatı uygun yer bulunca zamanından önce peşinen vermede mahzur yoktur. Zamanı gelince yeniden vermeye de gerek kalmaz.

Zekat veya fitre verirken verilen kişiye söylemek gerekir mi?

Zekat veya fitre verirken verilen kişiye söylemeye gerek yoktur. Fakat hayır kurumlarına verilirken ne olarak verildiği mutlaka bildirilmelidir.

Evi olmayıp, ev parası biriktiren kişiye bir yıl geçince zekat gerekir mi?

Her ne kadar kişinin evi olmasa da para birikimi olduğu için 80 gr. altın miktarına ulaşınca bir yıl üzerinden geçer geçmez bu birikime zekât düşer.

Zekâtın faydaları nelerdir?

  • Zekât zenginle yoksulu birbirine yaklaştırır.
  • Zekât çalışmaktan aciz olanlara normal bir hayat sürme imkanı sağlar.
  • Zekât kişiyi cimrilikten ve bencillikten korur, cömert yapar.
  • Zekât Allah’ın verdiği servet nimetinin şükrüdür. Zekâtla kiri giderilen mal, bereketlenir ve artar.
  • Zekâtı veren kişi içinde yaşadığı topluma karşı da görevini yerine getirmiş olur.

Zekât kimlere verilir?

Kur’an-ı Kerim’de şöyle buyurulur: “Sadakalar (zekâtlar) Allah’tan bir farz olarak ancak şunlar içindir: Fakirler, düşkünler, zekât memurları, kalpleri İslam’a ısındırılacak olanlar, (özgürlüğüne kavuşturulacak) köleler, borçlular, Allah yolunda cihat edenler ve yolda kalmış yolcular…” (Tevbe; 9/60)
Buradaki sekiz grubu şöyle izah etmek mümkündür:
Fakir: Nisap miktarından fazla mala sahip olmayan ve bu sebeple zekât vermekle mükellef olmayan kimsedir.
Düşkün: Hiçbir şeyi olmayan; günlük ihtiyaçlarını, yiyecek ve giyeceğini dahi ancak başkalarının yardımıyla karşılayabilen kimse demektir.
Zekât memuru: Devletin zekât toplamakla görevlendirdiği memurlar -zengin de olsalar- bu işle iştigal ettikleri sürece, kendilerine ve bakmakla yükümlü oldukları kimselere yetecek miktarda zekât malından alabilirler.
Kalpleri İslam’a ısındırılacaklar: İslam’a meyilli olanlarla sıcak ilişki kurup hak ve hakikate ulaşmalarında yardımcı olmak ve İslam’la henüz müşerref olmuş bulunanların sebat ve bağlılığının güçlenmesine katkıda bulunmak gibi amaçlarla zekât fonundan kendilerine bir pay ayrılabilir.
Köle: Köleliğin yürürlükte olduğu devirlerde İslam, kölelere isterlerse sahipleriyle bir miktar para karşılığında özgürlüklerini satın alma anlaşması yapma hakkı getirmiştir. İslam, ödeme yapma imkânı bulunmayan köleye de özgürlüğüne kavuşmasını sağlamak için zekât fonundan belli bir ödeme yapılmasını öngörmüştür.
Borçlu: Borcu olan ve borcundan başka nisap miktarı mala sahip olmayan kimsedir. Bu durumdaki kimseye zekât vermek, borcu olmayan fakire zekât vermekten daha öncelikli ve sevaptır.
Allah yolunda cihat edenler: İ’lâ-yı kelimetullah uğruna veya vatan savunması için Allah yolunda cihada iştirak etmiş olan, ancak nafaka, teçhizat vb. ihtiyaçları bulunan kimsedir.
Yolda kalmışlar: Gaza, hac veya ilim tahsili gibi yüce bir maksatla yola çıkıp yabancısı olunan memleketlerde nafakası tükenerek yardıma muhtaç duruma düşmüş olanlardır. Böyle kimseler zengin bile olsalar, memleketlerindeki zenginliklerinden o anda faydalanamıyorlarsa zekât alabilirler.

Zekât ibadetinin mahiyeti nedir?

Zekât, insanı madden ve manen arınmaya ve olgunluğa ulaştıracak mali bir ibadettir. Allah zekâtı farz kılarak zenginlere, mallarının/paralarının belirli bir kısmını her yıl düzenli olarak fakirlere, ihtiyaç sahiplerine vermelerini emretmiş; bunu fakirin hakkı ve zenginin yerine getirmesi gereken bir görevi saymıştır. Kur’an’da Allah (c.c.), takva sahiplerinin yeryüzünde güzel davranan kimseler olduğundan bahsederken “…ve mallarında muhtaç ve mahrumların hakkı vardır.” (ez-Zâriyât; 51/19) “Bunlar sahip oldukları mallarda muhtaç ve mahrumun belli bir hakkı bulunduğunu unutmazlar.” (el-Meâric; 70/22-25) diyerek daha Mekke dönemindeyken Müslümanları bu kutlu vazifeye hazırlamıştır. Bu görevi yerine getiren kişiler, zekâtın kelime anlamına da uygun olarak kendilerini ve içinde bulundukları toplumu arındırmış olacaklardır: “Onların mallarından sadaka (zekât) al. Onunla kendilerini temizlemiş ve arıtıp geliştirmiş olursun.” (et-Tevbe, 9/103)

Sadaka nedir?

Sadaka, zekâttan daha geniş olarak Allah (c.c.) için gönüllü olarak yapılan her türlü bağış ve infakı içermektedir. Özelde zekât, genelde ise sadaka İslam’ın, bireylerin ve toplumun maddi ve manevi ihtiyaçlarını karşılamalarını sağlamada sosyal yardımlaşma aracı olarak devreye soktuğu ekonomik bir sistemi de ifade etmektedir.

 

 

 

 

 

türkiyeson ailesi hayırlı Cuma’lar diler

Reklam
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ