22.05.2024 - Safir Şehir Portalı & Firma Rehberi Teması

Bayrağın Dalgalanmadığı Bir Toprak Vatan Değildir

Bayrağın Dalgalanmadığı Bir Toprak Vatan Değildir

Bayrağın Dalgalanmadığı Bir Toprak Vatan Değildir

Türkiye Cumhuriyetinin kuruluşunun 96. yılı kutlamaları kapsamında,
Malatya Valiliğinde tebrikat töreni düzenlendi.

Valilik Makam Odası’nda düzenlenen törende; Vali Aydın Baruş
tebrikleri kabul etti. Törene 2.Ordu Kurmay Başkanı ve Garnizon
Komutanı Tuğgeneral Mahmut Altun, Büyükşehir Belediyesi Başkanı
Selahattin Gürkan, kurum müdürleri, askeri erkân, muhtarlar, sivil
toplum kuruluşlarının temsilcileri ve siyasi parti temsilcileri katıldı.
Tebrikat merasiminin ardından Kongre ve Kültür Merkezinde
Cumhuriyet Bayramı kutlama töreni düzenlendi.

2. Ordu Komutanlığı Askeri Bandosu eşliğinde İstiklal Marşının
okunması ile başlayan törene Vali Aydın Baruş, 2’nci Ordu
Komutanlığı Kurmay Başkanı ve Garnizon Komutanı Tuğgeneral
Mahmut Altun, Büyükşehir Belediye Başkanı Selahattin Gürkan,
Malatya Cumhuriyet Başsavcısı Muhammet Savran, Malatya İl
Emniyet Müdürü Ercan Dağdeviren, İl Jandarma Komutanı Albay
Necmi İnce, Adli Yargı Adalet Komisyon Başkanı İzzettin Duman,
İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kızılay, Malatya Turgut
Özal Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Aysun Bay Karabulut, Baro
Başkanı Enver Han, belediye başkanları, gaziler, sivil toplum
kuruluşlarının temsilcileri ve öğrenciler katıldı.

Vali Baruş burada yaptığı konuşmada, “Tarih boyunca kurduğu
devletler ve inşa ettiği medeniyetlerle üç kıtada derin izler bırakmış,
tüm dünya milletlerine mertlik, yiğitlik, cesaret, vatanseverlik, hak ve
adalet kavramlarının anlamını öğretmiş Aziz Türk Milleti’nin evlatları
olarak, Cumhuriyetimizin 96’ıncı yılına ulaşmış olmanın gururunu,
heyecanını ve sevincini hep birlikte yaşamaktayız.

29 Ekim Cumhuriyet Bayramımız kutlu olsun.
1919 yılında, Anadolu’yu bin yıldır kanlarıyla ve canlarıyla vatan
edinmiş aziz Milletimiz, Birinci Dünya Savaşı’nın galip güçleri
tarafından iradesi esir alınmak üzere dört bir taraftan saldırıya uğramış
ve milletimizin adı bu topraklardan ebediyen silinmek istenmiştir.
Yıllarca süren Balkan Harbi ve Birinci Dünya Harbi’nin getirdiği
yorgunluk, yokluk ve imkânsızlıklar içerisinde amansız bir
bağımsızlık mücadelesi başlatan aziz milletimiz, zillet altında
yaşamaktansa ölümün yeğ olduğunu çok iyi biliyordu.
Binlerce yıllık tarihi boyunca, yabancı güçlerin hâkimiyetini asla
kabul etmeyen ve varlığını daima bağımsız bir devlete sahip olarak
devam ettiren milletimiz, 19 Mayıs 1919 yılında, Gazi Mustafa
Kemal’in liderliğinde başlattığı İstiklal Savaşı’yla dünyanın en güçlü
devletlerine meydan okumuştur.

Anadolu’nun dört bir tarafında, Türk Milleti’nin “Ya İstiklal Ya
Ölüm” parolasıyla yaktığı bağımsızlık ateşi, karanlık günlerde bizlere
yol gösteren ışık olmuştur.

Milletimiz şunu çok iyi biliyordu ki; üzerinde şeref, haysiyet ve
namusuyla yaşamanın mümkün olmadığı, ay yıldızlı al bayrağının
gökyüzünde özgürce dalgalanmadığı, ezan sedalarının beş vakit
minarelerinden okunmadığı bir toprak vatan değildir.
Milletimiz yine çok iyi biliyordu ki, Anadolu sadece kendisi için değil
kendisine umut bağlayan tüm dünya Müslümanları için, esaret altında
yaşayan mazlum milletler için de son kaledir.
Yahya Kemal Beyatlı 26 Ağustos 1922’de Büyük Taarruz’un
başladığı gün şu duayı okuyordu:

“Şu kopan fırtına Türk ordusudur Yarabbi!
Senin uğrunda ölen ordu budur Yarabbi!
Ta ki yükselsin ezanlarla müeyyed namın
Galib et, çünkü bu son ordusudur İslam’ın!”
30 Ağustos 1922’de, Gazi Mustafa Kemal’in başkomutanlığında şanlı
ordumuzun büyük bir zaferiyle neticelenen İstiklal Mücadelemiz, bu
mücadelenin milletimize kazandırdığı birlik ve beraberlik ruhuyla
milli iradeye dayanan bir devletin müjdecisi olmuştur.
29 Ekim 1923 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisinin Cumhuriyeti
ilanıyla, Anadolu ve Rumeli topraklarında yepyeni bağımsız bir devlet
doğmuştur. Bu devletin adı Türkiye Cumhuriyeti’dir.

29 Ekim 1923, geri kalmış gördüğü toplumları egemenliği altında
yönetme ayrıcalığına sahip olduğunu düşünen sömürgeci güçlere
karşı, karakteri bağımsızlık ve özgürlük olan büyük bir milletin
verdiği tarihi bir cevaptır.

Türkiye Cumhuriyeti’nin ilan edilişi, yeis içerisinde kurtuluş ümidi
bekleyen dünyanın mazlum milletlerinin sömürgeci ve mandacı
güçlere karşı verdiği istiklal mücadelelerine yol gösterici olmuştur.
Makûs talihimizin yenilmesi ve üzerimizdeki kara bulutların
dağıtılması sonucu kurulan Cumhuriyetimizle birlikte Anadolu
yeniden imar edilmiş, Türkiye Cumhuriyeti Devletimiz, Milletimizin
azimli ve sebatkâr çalışmaları neticesinde dev adımlarla ilerleyerek
bölgesinde ve dünyada saygınlığını hatırı sayılır bir şekilde artırmıştır.
Cumhuriyetimizin 96 yıllık tarihi, dört bir tarafından kuşatılarak
Anadolu topraklarından atılarak yok edilmek istenen bir milletin,
yeniden ayağa kalkarak bugün dünyanın en saygın milletlerinden biri
haline gelişinin veciz bir öyküsüdür.

Cumhuriyetimizin 96 yıllık tarihine baktığımızda;
Yıllarca süren savaşlarla harap olmuş, genç ve eğitimli nüfusunun
tamamına yakınını kaybetmiş bir milletin küllerinden yeniden
doğuşunu görürüz.

1920’li yıllarda 13 milyon nüfusu olan bir ülkeden, bugün Avrupa’nın
ve dünyanın birçok ülkesinin toplam nüfusundan fazla genç ve
dinamik bir nüfusa sahip 83 milyonluk büyük bir ülke görürüz.
Cumhuriyetimizin 96 yıllık tarihine baktığımızda;
Ekonomisi kapitülasyonlarla boğularak kendi ihtiyaçlarını temin
edemeyen bir ülkenin, bugün dünyanın hemen hemen tüm ülkelerine
ihracat yapabilen, 180 milyar doların üzerinde yıllık ihracat hacmine
ulaşan, dünyanın en büyük ekonomilerinden biri haline geldiğini
görürüz.

Cumhuriyetimizin 96 yıllık tarihine baktığımızda;
Yokluklar ve imkânsızlıklar içerisinde başardığı kalkınma hamlesini,
bugün, tüm dünyadaki çaresiz insanlara, milli gelirine oranla dünyanın
en fazla yardım yapabilen bir konuma taşıyan bir Türkiye görürüz.
Cumhuriyetimizin 96 yıllık tarihine baktığımızda;
Manda yönetimiyle esarete mahkûm edilmek istenen bir ülkeden,
bugün sadece kendi insanı için değil, bölgesindeki ve dünyadaki tüm
mazlum insanlar için emin bir sığınak haline gelen, dünya barışının
teminatı olan büyük bir ülke görürüz.
Cumhuriyetimizin 96 yılda elde ettiği bu başarı, destansı bir
mücadeleyle canlarını feda ederek bizlere bağımsız bir devlet ve ülke
armağan eden atalarımızın, o günden bugüne karşılaştığı hiçbir
zorluğa boyun eğmeden mücadele eden büyük milletimizin
başarısıdır.

Saygıdeğer Malatyalılar,
Bugün Türkiye Cumhuriyeti toprakları üzerinde onurlu ve özgürce
yaşama şansına sahip fertler olarak, bu toprakları kanlarıyla sulayarak
bizlere vatan kılan şehit ve gazilerimize, gelecekte bu ülkede
yaşayacak olan nesillere karşı çok önemli sorumluluklarımız var.
İstiklal Savaşı yıllarında atalarımız, sadece ülkemizi bölmek ve
milletimizi tarih sahnesinden silmek isteyen güçlere karşı mücadele
etmediler.

Onlar aynı zamanda, egemen güçlere boyun eğerek varlığını devam
ettirebileceğini düşünen işbirlikçilere karşı da mücadele ettiler.
Tarih boyunca olduğu gibi bugün de;
Türk Milletinin bu topraklar üzerindeki hâkimiyetini ve birlik ve
beraberlik içerisinde yaşamasını hazmedemeyen,
Türkiye’nin her geçen gün güçlü bir ülke olmasını ve dünyanın
mazlum milletleri için umut kaynağı haline gelmesini istemeyen dış
güçler,

Bu vatan toprakları üzerinde onurlu bir şekilde yaşamanın değerini
bilmeyen, özgürlük ve bağımsız bir ülkede hayat sürmenin bedelini
ödemek istemediği için egemen güçlerin vesayeti altında yaşamaya
razı olan köle ruhlu işbirlikçileri varlıklarını devam ettiriyorlar.
Bunun en bariz örneğini 15 Temmuz 2016’da yaşadık. Milletimizi ve
iradesini esaret altına almak için, milletimizin silahlarıyla yine
milletimize hayâsızca saldıran FETÖ hainlerinin düzenlediği darbe
teşebbüsü ile karşı karşıya kaldık.

Bu millet ne kadar asil bir millet olduğunu bir kez daha tüm dünyaya
ispatladı. Atalarının manevi mirasının kalplerine nakşettiği
bağımsızlık ruhuyla ayağa kalktı ve İstiklal Mücadelesinde olduğu
gibi, bu milleti ve iradesini esir almak cüretine kalkışanlara bedelini
en ağır şekilde ödetti.

Ne mutlu bizlere ki, İstiklal Savaşımızı zafere ulaştıran milli mücadele
ruhu bugün de dimdik ayaktadır.

30 yılı aşkın süredir, ülkemizi ve milletimizi bölmek isteyen
PKK/KCK bölücü terör örgütüne diz çöktüren askerimizin,
jandarmamızın, polisimizin verdiği cansiperane mücadeledeki azim,
Sınırlarımızın ötesinde; Irak’ta, Suriye’de, yuvalandıkları terör
mevzilerinden, ülkemize ve insanımıza saldıran, işgal ettikleri
bölgelerde etnik temizlik yaparak bölgeyi yaşanmaz hale getiren
PYD/YPG ve DEAŞ gibi terör örgütlerine karşı,

Türk Silahlı Kuvvetlerinin verdiği amansız mücadeledeki kararlılık
İstiklal Harbi’ndeki milli mücadele ruhunun Türk Milleti’nin
benliğinde yer ettiğinin en açık göstergesidir.

Bugünlerde, Sayın Cumhurbaşkanımızın liderliğinde, Suriye’de, Fırat
Kalkanı ve Zeytindalı Harekatlarıyla Fırat’ın batısında, Barış Pınarı
Harekatıyla Fırat’ın doğusunda,

Terör örgütlerini bir bir dağıtarak ülkemizi büyük bir tehdit altında
kalmaktan kurtaran, bölge halkına Türk Milleti’nin şefkat elini
uzatarak tüm dünyaya insanlık dersi veren Kahraman Türk Silahlı
Kuvvetlerimize ve Mehmetçiğimize Malatya’dan selam olsun.
Malatya halkı ve Aziz Milletimizin destek ve duaları daima onlarla
beraberdir.

Mehmetçiğimizin taşıdığı bu asil ruh; genciyle-yaşlısıyla, kadınıylaerkeğiyle Türkiye Cumhuriyetinin bağımsızlığını korumak ve
ülkemizi yüceltmek uğrunda yılmadan çalışmanın şehitlerimize,
gazilerimize ve kanlarıyla suladıkları bu topraklara olan vazgeçilmez
vefa borcumuz olduğunu bir kez daha bizlere hatırlatmaktadır.
Sevgili Çocuklarımız ve Gençlerimiz;

96 yıllık Cumhuriyetimizin ve demokrasimizin en büyük teminatı;
Türkiye’nin ve milletimizin büyüklüğünü anlama şuuruna sahip
gençliğimizdir.

Türkiye Cumhuriyetini her şart altında korumak ve yüceltmek,
medeniyetler yarışında Türkiye’yi daha ileri seviyelere taşımak için
yılmadan çalışacağınıza yürekten inanıyorum.
Cumhuriyetimizin yüzüncü yılında sahip olacağımız başarılarda
sizlerin büyük payı olacaktır.

Cumhuriyetimizin Kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün;
“Milletin bağrında temiz bir nesil yetişiyor. Bu eseri ona bırakacağım
ve gözüm arkada kalmayacak”, sözleri Türk Milleti’nin sizlere olan
itimadının en güzel ifadesidir.

Aziz Milletimizin istikbaline yön verecek olanlar sizlersiniz.
Cumhuriyeti yükseltecek ve sürdürecek olanlar sizlersiniz. Ülkemiz,
sizlerin gayretleri ile daha da gelişecek, saygınlığını ve gücünü kat be
kat artıracaktır.

Bu mutlu bayram günü vesilesiyle; Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve
İstiklal Savaşımızın kahramanları başta olmak üzere, vatanımızın
istiklali, milletimizin istikbali, bayrağımızın göklerde özgürce
dalgalanması, ülkemizin şer güçlerden korunması uğrunda canlarını
feda eden aziz şehitlerimizi ve ebediyete intikal eden gazilerimizi
rahmet minnetle yâd ediyorum.

Malatyalı vatandaşlarımızın ve milletimizin Cumhuriyet Bayramını
içten dileklerimle tebrik ediyor, Sizlere en derin sevgi ve saygılarımı
sunuyorum” dedi.

Tören Malatya Lisesi öğrencilerinden Yunus Gönüldaş ve İklim
Güllü’nün günün anlamına binaen okudukları şiirlerin ardından
program sona erdi.

Reklam
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ