“Keşke bıraksaydınız. Belki tevbe ederdi de, Allah tevbesini kabul ederdi”
419… Nuaym b. Hezzâl, babasını (Hezzâl)’ın, şöyle dediğini rivayet etmiştir:
Mâ’iz b. Mâlik babamın yanında kalan bir yetimdi. Mahalleden bir Cariyeyle cinsî ilişki kurdu. Babam kendisine:
“Rasûlullah (s.a)’e git, yaptığını haber ver. Belki senin için (Allah’tan) bağış diler” dedi. Bunu, Mâiz için bir çıkış yolu bulunur umuduyla istemişti.
Mâiz, Râsûlullah’a gelip:
“Yâ Rasûlullah! ben zina ettim. Bana Allah’ın Kitabını (n hükmünü) uygula” dedi.
Rasûlullah ondan yüz çevirdi. Mâiz dönüp tekrar;
” Yâ Rasûlullah! Ben zina ettim. Bana Allah’ın kitabım (n hükmünü) uygula” dedi.
Rasûlullah yine ondan yüz çevirdi. Ama Mâiz tekrar dönüp: “Yâ Rasûlullah ! Ben zina ettim. Bana Allah’ın Kitabını uygula dedi.” Nihayet bunu dört kez söyleyince, Rasûlullah (s.a):
“Sen bunu dört kez söyledin. Kiminle zina ettin?” dedi. Mâiz:
” Falan kadınla”
Onunla birlikte yattın mı? -Evet
Derin onun derisine değdi mi? -Evet
Onunla cinsel ilişkide bulundun mu? -Evet
Bunun üzerine Rasûlullah (s.a) recmedilmesini emretti. Mâiz, Harre’ye götürüldü. Recmedilip de (recmedilmeye başlanıp da) taşın acısını hissedince sabredemedi, (recmedildiği yerden) çıkıp kaçtı. Arkadaşları yetişemediği halde Abdulah b. Üneys yetişip, bir deve inciği[186] aldı ona atıp Öldürdü. Sonra Rasûlullah (s.a)’e geldi ve bunu kendisine haber verdi.
Rasûlullah (s.a):
“Keşke bıraksaydınız. Belki tevbe ederdi de, Allah tevbesini kabul ederdi” buyurdu.[187]