TürkiyeSON - 28.03.2024 -

NAMAZ: RABBİMİZE YAKIN OLMA ÇABAMIZ

NAMAZ: RABBİMİZE YAKIN OLMA ÇABAMIZ

﷽ِ
ِكتَا
ْ
َك ِم َن ال
ْي
َ
۫و ِح َي ِال
ُل َمَٓا اُ
تْ
اُ
ُم َما تَ ْصنَ ُعو َن.
َ
ُ يَ ْعل
َوا ّلل ٰ
َۜ
َ ْكبَ ُر
ِذ ْكُر ا ّلل ِٰ ا
َ
َول
َۜ
ُمْن َكِر
ْ
َف ْح شَٓاِء َوال
ْ
ال
ُ َع
ي ا ّللَ
َ

َل َر ُسو ُل ا ّللَِ صل
َوقَا َم:
َ

ْيِه َو سل
َ
ل

ِه نَ
َوُو ُضوئِ
َو ُس ُجوِد ِه نَ
َخ ْم ِس ُركُو ِعِه نَ
ْ
َوا ِت ال
َ
ل
َى ال صَ
َم ْن َحافَ َظ َعل
َج نَةَ.
ْ
ِم ْن ِعْنِد ا ّللَِ َد َخَل ال
ٌّ
َح ق
ُه نَ
َ
ن
َ
َو َعلِ َم أ
ِه نَ
َوَمَواِقيِت
NAMAZ: RABBİMİZE YAKIN OLMA ÇABAMIZ
Muhterem Müslümanlar!
Bir gün Peygamberimiz (s.a.s) ashabıyla sohbet
ederken onlara şöyle bir soru sordu: “Birinizin
kapısının önünden bir nehir geçse ve o nehirde
günde beş defa yıkansa, o kimsede kirden eser
kalır mı?” Sahâbe-i kirâm, “Kalmaz Ya Resûlallah”
diye cevap verdi. Bunun üzerine Peygamber
Efendimiz şöyle buyurdu: “İşte beş vakit namaz da
böyledir. Allah bu namazlarla günahları yok
eder.”1
Aziz Müminler!
Peygamberler tarihinin en köklü ibadeti olan
namaz, yüce dinimiz İslam’ın beş temel esasından
biridir. Namaz; insanın ruhu, bedeni, aklı, yüreği,
sevgisi ve hürmetiyle, kısacası bütün varlığıyla
Allah’a yönelişinin sembolüdür. İnsanoğlu ne zaman
Rabbinin kulluk davetine gönülden icabet edip
namazlarını eda etmişse, o zaman gerçek anlamda
huzura kavuşmuştur. Ancak ne zaman namazlarını
ihmal edip Rabbiyle arasındaki bağı zayıflatmışsa, o
zaman da nefsani arzularının esiri olmuş ve hüsrana
uğramıştır.
Kıymetli Müslümanlar!
Ezanın ulvi davetiyle Cenâb-ı Hakk’ın
huzurunda namaza duran mümin, aşkını, bağlılığını,
itaatini ve teslimiyetini O’na arz eder. Bu haliyle
namaz, müminin hasretle beklediği ve Yüce
Yaratanına en yakın olduğu buluşma anıdır. Namaz
dünyaya ait telaşe, dert ve sıkıntıları bir kenara
bırakarak çıkılan mukaddes bir yolculuktur. Asli
vatanı olan cennetten uzağa düşmüş insanın, ihlasını
ve istikametini koruyan bir hayatla Rabbine dönme
arzusudur. Nitekim Peygamberimizin ifade
buyurduğuna göre, “Cennetin anahtarı namazdır.”2
Namaz, şükür ve minnettarlık zamanıdır.
Yaratan ve yaşatan, nimet verip doyuran, koruyan ve
bağışlayan Allah Teâlâ’ya karşı, müminin vefa
borcudur.
Değerli Müminler!
Hutbemin başında okuduğum ayet-i kerimede
Hak Teâlâ (c.c) şöyle buyuruyor: “Kitaptan sana
vahyedileni oku ve namazı dosdoğru kıl. Kuşkusuz
namaz, hayâsızlıktan ve kötülükten alıkoyar.
Allah’ı anmak en büyük iştir. Allah yaptıklarınızı
bilir.”3 Öyleyse namaz, arınma ve korunma çabasıdır.
Namazlarına değer veren, özen gösteren, tekbirinden
selamına kadar namazın bütün rükünlerini dosdoğru
ve huşû içinde eda eden bir mümin, ibadet şuuruna
sahip demektir. İbadet şuuru ise kul olma bilincidir.
Allah’ın daima kendisini gördüğünü ve işittiğini
bilerek, takva, merhamet ve nezaketle yaşamaktır.
İşte bu sebeple namaz, müminin sadece ibadet
borcunu değil, aynı zamanda üstün ahlâkını da temsil
eder. Namaz kılan kişi, her türlü aşırılıktan,
kabalıktan ve şiddetten korunur. Namazla güçlenen
maneviyatı sayesinde, hayâ ve edebe aykırı
davranışlardan uzak durur.
Aziz Müslümanlar!
Peygamberimize ve onun şahsında bütün
müminlere hitaben Kur’an’da şöyle buyrulur: “Ailene
namazı emret; kendin de ona sabırla devam et.
Senden rızık istemiyoruz; aksine biz seni
rızıklandırıyoruz. Güzel sonuç, Allah’a karşı
gelmekten sakınanlarındır.”
4 Allah Resûlü (s.a.s),
bu emrin gereği olarak her sabah kızı Hz. Fatıma’nın
kapısına uğrar ve “Ey ev halkı! Haydi, namaza!”
diyerek onları namaza davet ederdi.5 Bugün bizler de
aynı şekilde kendimizi ve ailemizi namaza
alıştırmakla sorumluyuz.
O halde, namazın şifa veren, güven ve sükûnet
aşılayan ikliminde Rabbimizle buluşmaktan ailece
mahrum kalmayalım. Bu hayatta “dinimizin direği”,
ahirette ise “hesabımızın ilk sorusu” olan
namazlarımızı ihmal etmeyelim. Unutmayalım ki,
namaz bir külfet değil, aksine kendimizi tanımaya,
yenilenmeye, zikir, şükür ve tefekkür ile
olgunlaşmaya vesile olan eşsiz bir nimettir. Sevgili
Peygamberimizin müjdesiyle hutbemi bitirmek
istiyorum: “Kim, Allah’ın bir emri olduğunu kabul
ederek, rükûlarına, secdelerine, abdestlerine ve
vakitlerine özen göstermek suretiyle beş vakit
namazı kılmaya devam ederse cennete girer.”6

1 Buhârî, Mevâkîtü’s-salât, 6.
2 Tirmizî, Tahâret, 1.
3 Ankebût, 29/45.
4 Tâhâ, 20/132.
5 Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 33.
6
İbn Hanbel, IV, 266.
Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

Reklam
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ