TürkiyeSON - 19.03.2024 -

SALGIN SONRASI DÜNYA, TÜRKİYE VE BÖLGEDEKİ GELİŞMELER (2)

SALGIN SONRASI DÜNYA, TÜRKİYE VE BÖLGEDEKİ GELİŞMELER (2)

SALGIN SONRASI DÜNYA, TÜRKİYE VE BÖLGEDEKİ GELİŞMELER (2)

Salgının Türkiye ve bölgeye etkisine gelince;

Türkiye açısından ithal ;ikamesi ekonomisine dayalı ana ihracat kalemlerindeki
malların tedarik zincirindeki değişmeler nedeniyle üretiminde aksamalar olurken, maliyetleri
de artacağından iç ve dış ticarette bir daralma görülmesi kaçınılmazdır.Zaten salgın
nedeniyle devletin harcamaları artarken, ihracattaki azalmanın yanı sıra ana gelir kalemleri
olan vergi gelirleri ve turizm sektörü gelirlerinin azalması, durumu daha da ciddi hale
getirmiştir. Bunun kısa vadede çözülmesi hayati öneme haizdir. Vatandaşların salgın ile ilgili
tedbirlere uymaması 2. ve 3. dalga salgının olması halinde ekonomik durum çok daha kötü
bir durum alabilir.Kısa vadede salgınla ekonomi birbiri ile yakından ilgili görünmektedir.
Özellikle dış ve iç borç ödemelerinde salgın nedeniyle kaynaklardaki azalma ülke için ciddi
bir konudur. Ülkemize yönelik iç ve dış tehditler olduğu gibi durmakta, hasım ülkeler
tarafından Hibrit Savaş enstrümanları şiddetle uygulanmaktadır. Bu tehditlerin dış ve iç
destekleri nedeniyle mücadelenin ne kadar süreceği belli değildir.

Bölge devletlerine baktığımızda; yapay sınırlara sahip ve ana geliri petrol olan bu
devletlerin bir kaos ortamı sonucu parçalanmaları kaçınılmaz olacaktır. Türkiye’nin beka
nedeniyle haklı ve doğru bir kararla olarak faaliyette bulunduğu Suriye, Irak ve Libya’daki
durum da farklı olmayacaktır.

Irak; gelirinin % 90’ı petrol olan bu yapay devlet kesinlikle 3 bölgeye (kuzeyde Kürt,
ortada Sünni Arap, güneyde Şii Arap) ayrılacak gibi görünmektedir. Zaten iç karışıklıklar ve
ülke üzerindeki ABD-İran çekişmesi ile İŞİD eylemleri iç istikrarı bozmuştur.Ülkedeki
yolsuzluklar ve yaygın rüşvet ağı ülke ekonomisini menfi yönde etkilemiş, bu durumun halkın
alım gücüne yansımasıyla olaylar artmıştır. Ekonomideki bu durum güneydeki şii yapısını
bile kendi içinde bölmüştür.Bizim için Irak topraklarında yer alan PKK örgütü ve türevlerinin
yok edilmesi ve Türk varlığının korunması önemlidir. Bu maksatla Kandil’e doğru yavaş ama
emin adımlarla ilerleyen Pençe Harekatı ve TSK-MİT işbirliği ile yapılan örgütün lider
kadrosuna yönelik operasyonlar büyük bir başarıdır ve devam etmelidir.KDP ve KYP’nin
kontrol altında tutulması, Irak Türk varlığının şii’si ve sünnisi ile bir bütün olarak Türk yerleşim
yerlerindeki kültür yapıları ile birlikte korunması, bunların karşılaşacakları Arap veya Kürt

saldırılarına karşı kendilerini koruma yeteneğinin kazandırılması Türkiye’nin güvenliği
açısından çok önemlidir.

Suriye; hali hazırda 6 bölgede ayrı yönetim yapısı olan (Rejim, Rus,Türk,Muhalif,
Suriye Milli Ordusu, PYD-ABD) yapay sınırlara dayalı bu devletinde parçalanması
kaçınılmazdır.İç savaşın kısa vadede (1-5 yıl) bitmesi çok zor görünmektedir.ABD ve Rusya
başta olmak üzere herkes pay kapma peşindedir. Bölge, Anadolu’nun coğrafi bir uzantısı
olmasının yanı sıra Anadolu coğrafyasının emniyeti çin de önemlidir. Bu nedenle halen
kontrolümüzde bulunan alanların gerekirse genişletilerek hakimiyetin güçlendirilmesi,
özellikle Suriye Türklerine ve bize müzahir unsurlara dayalı bir güvenlik hattı oluşturulması
kalıcılık sağlayacaktır.

Libya; petrol geliri ile yaşayan bir ülkedir. Petrolün yüksek kalitede ve rezervin fazla
olması özellikle Kaddafi sonrası oluşan durumdan faydalanmak isteyen emperyalist güçler
ülkedeki ayrılıkların artması için çalışmalar yapmışlar ve bu gün 4-5 ayrı yönetim bölgesinin
olduğu bir ülke konumundadır. Uluslararası arenada Libya’nın resmi yönetimi olarak tanınan
Trablus hükümeti ile Türkiye arasında imzalanan ” Münhasır Ekonomik Bölge ve Kıta
Sahanlığı Anlaşması” ile “Askeri Yardım Anlaşması” bize Doğu Akdeniz için geniş hareket
alanı sağlamış,

 

 

 

Libya’daki Hafter lehine olan dengeyi değiştirerek Rus-Fransız-Yunan-GKRYİsrail-Mısır-Suudi Arabistan planını bozmuştur. Bu anlaşmadan sonra bahse konu ülkelerin
yöneticileri tarafından Trablus hükümeti karşıtı Hafter’e destek artmış, Hafter yönetimi
Trablus yönetimince yapılan anlaşmayı tanımadığını açıklamıştır. Böylece Libya’da Hafter’in
yanında yer alan ülkeler eksenine karşı Türkiye-İtalya-Almanya-ABD-İngiltere ekseni
oluşmuştur.Türkiye Trablus Hükümetine askeri malzeme ve diğer konularda yardım etmeye
başlamış ve UMH daha önce kaybettiği önemli yerleri Hafter’den geri almaya başlamıştır.Hali
hazır durumda Hafter son kozlarını oynamaktadır. Hafter’in hedefi Libya’ nın çeşitli yabancı
bankalarda bulunan 800 milyar dolar parasıdır. Hafter’i destekleyen ülkelerinde esas
hedefleri bu para ve Libya petrolünden pay alma çabasıdır. Hafter’in milli olmadığı
Yunanistan’ın Girit adasını kullanarak Libya’nın münhasır ekonomik bölgesinin önemli bir
kısmını gasp etmesine ses çıkarmamasıdır.

 

 

Yunanistan’ a Göre Münhasır Ekonomik Bölge Sınırları.

 

BM Deniz Hukuku Anlaşmasına Göre Olması Gereken Ve Yunanistan’ın Uygulamaya
Çalıştığı Durum..

 

 

 

Libya’da Son Durum

 

 

 

 

Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon kaynaklarının rezervi büyük olduğundan bu alandaki
uluslararası şirketlerin iştahını kabartmaktadır.Türkiye için önemli kazanım olan Libya ile
yapılan anlaşmanın aynısının Doğu Akdeniz de yer alan başta Mısır, İsrail ve Lübnan ile de
yapılması çok önemlidir.Türkiye’nin milli çıkarları her türlü ideolojik görüş ve inanışın önünde
olması gerekir.

 

 

 

 

 

 

 

Bölgedeki diğer devletlerde halen başlatılan kişi hak ve hürriyetleri ile kadınlara
yönelik hakların çok sınırlı da olsa uygulanmaya başlaması kendi iç dinamiklerinin yönetim
aleyhine olmalarının önüne geçmek içindir.

Sonuç olarak; salgının ekonomik durum ve 2. Dünya Savaşı sonrası kurulan
emperyalist kurum ve rejimlere yönelik menfi etkisi olacaktır. Küresel bazda olan etkilerin
ülkemize olması da kaçınılmaz bir olgudur. Bölgesel güvenliğimiz ve milli çıkarlarımızı
korumak, ancak güçlü bir ekonomik yapı ve gerçekçi dış siyaset uygulamasından geçer.
D.Akdeniz, Libya, Suriye ve Irak’taki güvenlik faaliyetlerimiz jeopolitiğin güvenliği için şarttır.
Ancak Libya ve Akdeniz politikası diğer Doğu Akdeniz ülkelerinin katılımı ve güveni olmadan
başarıya ulaşamaz. Bu da akılcı ve milli çıkarları ön plana alan bir dış politika ile olur.Ülkenin
bu konularda başarıya ulaşması için güçlü bir ekonomik yapı ve adalet hayati öneme haizdir.

 

EMEKLİ KURMAY ALBAY YUSUF ÇETİNKAYA

Reklam
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.