TürkiyeSON - 28.03.2024 -

Şehir-İnsan Medeniyet Köprüsü Konferansı Düzenlendi

Şehir-İnsan Medeniyet Köprüsü Konferansı Düzenlendi

Kültür ve Turizm Bakanlığının hazırladığı ŞEHİR-İNSAN MEDENİYET KÖPRÜSÜ isimli proje doğrultusunda 23.12.2015 tarihinde biri Malatya Anadolu Lisesinde biri de Malatya Fethi Gemuhluoğlu Fen Lisesinde olmak üzere iki konferans verildi. Konferanslar, öğleden önce Malatya Anadolu lisesinde, öğleden sonra da Fethi Gemuhluoğlu Fen Lisesinde, İl Kültür ve Turizm Müdürlüğünde Şube Müdürü olarak görev yapan, aynı zamanda İslam Hukuku Bilim Uzmanı olan Gülhan HALİLOĞLU TARAFINDAN sunuldu.

Konuşmalarında öncelikle projenin kapsamına, stratejisine, hedefine, amacına açıklık getiren HALİLOĞLU şöyle dedi: “Bu proje ile hedeflenen şey, şehirli insanların özelliklerini vurgulamak, yaşayan insan hazinelerine dikkat çekmek, şehirle insan arasındaki gerginliği azaltmak, geleneksel şehirlerimizin özelliklerini vurgulamak, somut mimari mirası ve somut olmayan kültürel mirası korumak, şahsiyetini kaybetmemiş şehirleri ön plana çekmek, karaktersiz ve ruhsuz şehirlerden de ibret almaktır. Her şehrin şahsına münhasır bir kadim şöhreti vardır. Zaten şehir ve şöhret kelimeleri de aynı köktendir. Şehrin olduğu yerde bir şöhret, şöhretin olduğu yerde de bir şehir aranır. Hüviyetsiz ve mahiyetsiz şehir olmaz, illa ki bir ‘hüvesi’ve ‘mahiyesi’ vardır. Bir kubbesi vardır… Eğer usanılan bir şehir istenilmiyorsa, her şehir ve de her şehirli kendi şöhretine, kendi ‘hüvesi-hiyesi’ne sahiplik etmeye mecburdur. Mimar Turgut Cansever’in deyişiyle kubbeyi yere koymamak, yerine koymak ‘şehirdekisi’ ne olmasa da, ama her ‘şehirli’ye düşen vazifedir. Aksi halde karaktersizlik ve ruhsuzluk galip gelir ki bu da kıyametin ta kendisidir.”

Büyük bir sessizlik ve de dikkatle dinlenilen Gülhan HALİLOĞLU, gençliğe seslenerek şunları söyledi: “Gençler, bu şehir, bu Malatya hepimizin ortak bir evidir. Burası sadece evimiz değil, aynı zamanda mabedimizdir. Hepimiz bu evin ıyalıyız, bu mabedin sâkinleriyiz. Burası bizler için ‘arz’ul-harâm’ dır, yani hürmetli bir yerdir. Nasıl ki Hac ibadeti için ihrama girenler, Mekke’nin, Medine’nin hiçbir güzelliğine, özelliğine dokunamıyor, hörmetsizlik sayılacak hiçbir eylemde bulunamıyorlarsa; evet, bizler de bu şehirdeki ihramlılarız, dolayısıyla da şu şehre hiçbir hürmetsizliği yapamayız. Buna asla hakkımız yoktur. Ancak şu şehri yönetenlerin de buna hakları yoktur. Tarih, şehrin zalimlerini lanetlemiştir. Şehrine merhamet edip, sahiplik edip hizmet edenleri de kutsamıştır. Geliniz bu projedeki yerinizi alınız ve hep birlikte el ele vererek başta Fethi Gemuhluoğlu, Hüseyin Avni, Gürgür Dede gibi hazine insanlar olmak üzere maddi ve manevi şöhretini dava edinelim. Şu şehir, şu Şehr-i Malatya namusumuz olsun. Size, sizi doğuran anaya, doğduğunuz bu yere, bu Malatya’ya ve civarına yemin olsun ki yarın mahşerde bu yer, bizden davacı olacaktır. O zaman gelin gönüllülükle şöhretimiz olan şehrimizi isrâf, ibzâl, ifsâd ettirmemek için üzerimize düşen yükümlülüğümüzü ifa edelim. Gemuhluoğlu’nun dediği gibi Biriniz Selman olun biriniz Mikdâd! Biriniz Ammâr olun biriniz Ebu Zerr! Son söz olarak diyeceğim şudur benim: Yavuz Bülent Bakilerin ifadesiyle Fethi Gemuhluoğlu’nun sadece iki oğlu olduğunu söyleyenler, Gemuhluoğlu’nu yeterince tanımayanlardır. Zira hepimiz onun çocuklarıyız. Onun çocuklarına yakışan da, evvel emirde şehrine, şöhretine; sonra da ŞEHİR-İNSAN MEDENİYET KÖPRÜSÜ Projesinde seçili kişiliklere dost olmaktır. Şunu da bilelim ki eski dilde ‘racülün kullebün’ denilen yani ‘her kılığa giren’ den dost olmaz.”

 

Reklam
BU KONUYU SOSYAL MEDYA HESAPLARINDA PAYLAŞ
ZİYARETÇİ YORUMLARI

Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu aşağıdaki form aracılığıyla siz yapabilirsiniz.

BİR YORUM YAZ

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.